10 Mart 23 Antalya Diplomasi Forumu hedefleri

Metin Akgerman

Metin Akgerman

Köşe Yazısı

Türkiye bir yandan depremin yaralarını sarmaya devam ederken bir yandan da Antalya Diplomasi Forumu'na (ADF 23) hazırlanıyor.

10-12 Mart'ta Antalya'da, küresel seviyede önemli bir uluslararası diplomasi zirvesi yaşanacak. Türkiye bu zirvenin ev sahibi ve tonu belirleyen ülke. Geçen seneki ADF22 başarılı geçti, bu sene çıtayı daha yukarı çıkarmalıyız. Bu zirveye hazırlanan dışişleri personelimizin ve diğer kamu görevlilerimizin hedefleri neler olmalı?

Elbette öncelikli hedef mümkün olduğunca geniş ülke katılımını sağlamak ve mümkün olduğunca üst düzey liderleri Antalya'ya çekebilmek olmalı. En az dışişleri bakanı seviyesi hedeflenmeli. Elbette birincil hedef ülkeler Afrika ülkeleri olmalı çünkü en büyük sorunlar ve fırsatlar orada. Hala eski ve yeni sömürgeci ülkelerin gözleri ve elleri orada. Daha sonra Asya ve Latin Amerika ülkeleri hedeflenmeli. Karayipler ve Okyanusya ülkeleri de ikincil öncelik seviyesinde hedeflenmeli. Avrupa ve Atlantik ülkelerini zaten çağırmasak da bacadan girerler  o tarafa teklif var ısrar yok. O taraf pişmiş aşa su katacak ekipler.

Türkiye’nin küresel büyükelçilik kadrosu için de bu etkinlik güzel bir sınav olacaktır. ADF22'den beri kimler ev ödevlerini iyi yapmış, hem katılım seviyesinde hem elde edilecek sonuçlardan belli olacaktır.

İşin usul kısmını geçiyorum, elbette Türk misafirperverliğine yakışır konaklama, ulaşım, transfer, etkinlik, yeme içme vs. hazırlanacaktır. Gelelim ADF23 hedeflerine.

Temel hedef Rusya-Ukrayna çatışmasını bitirmek ve bu yolda kalıcı barış öncesi süresiz ateşkesi sağlayacak bir uzlaşı ortamı hazırlamak olmalıdır. Rusya tarafı zaten katılır, Ukrayna tarafının malum ipleri kendi ellerinde değil. Ukrayna liderliğini kulağından tutup masaya oturtmak gerekebilir ve öncesinde işin mutfağında bu iş için gerekli zemini hazırlamak gerekecektir. Temel olarak ADF23'te geçişi de olsa yeni bir Ukrayna-Rusya sınırı üzerinde mutabık kalınmalıdır ve bu geçici durum daha sonra siyasi usuller ile (barış ortamı içinde) kalıcı hale, belki küçük değişiklikler ile adım adım getirilmelidir.

İkinci önemli hedef, Kafkasya'daki Ermenistan-Azerbaycan-İran- Türkiye-Rusya arasında ara sıra oluşan tatsızlıkları sonlandırmak olmalıdır. İran'ın haklı bir bölünme ve Ermenistan ile sınırını kaybetme korkusu vardır. Bu endişeler net ve kesin olarak Türkiye tarafından giderilmelidir. İran'ın toprak bütünlüğüne tam desteği ilgili ülkeler vurgulamalı ve bu yönde yapılan kışkırtmaları kınamalıdırlar. İran ve Ermenistan'ın sınırdaş olma durumları da devam etmelidir. Azerbaycan'ın haklı olarak Nahçıvan'ı anakarasına bağlama isteği vardır ve bu konuda zaten uzlaşının çerçevesi önceki anlaşmalarda belirlenmiştir. Rusya'nın denetimi altında dahi olsa Nahçıvan'dan Bakü'ye bir ticaret koridorunun açılması (İran sınırını kesmeden, içeriden ve İran'a kuzey-güney serbest geçiş hakkı vererek) sağlanmalıdır. Bu koridordan Türkiye'nin askeri ekipmanları geçirmesinin sınırlandırılması veya belirli bir süre yasaklanması makul bir taleptir ve Türkiye ve Azerbaycan bu konuda taviz vererek İran, Rusya ve Ermenistan'ın endişelerini giderebilir. Bu anlaşma öncesi Türkiye'nin Ermenistan'a bir jest yapması ve bazı Karadeniz limanlarına ulaşım sağlaması, demiryolu ve karayolu kapılarında geçiş sağlaması doğru yönde bir adım olabilir. Bölgede kalıcı barışı sağlamak için Türkiye-İran-Ermenistan- Azerbaycan birbirleri aralarında ufak tefek sınır bölgesi arazi takasını da değerlendirebilirler. Hava koridoru olarak ise Türkiye'den Bakü'ye Ermenistan ve İran hava sahasından geçilmeden geçiş hakkı sağlanmasında fayda olacaktır. (İran'dan da Ermenistan hava sahasına geçiş mümkün olmalı, belki kesişme noktasında özel bir irtifa anlaşması yapılabilir)ADF23'ün diğer hedefleri şunlar olabilir:

1) Fas'ı ABD ve İsrail bloğundan uzaklaştırıp, komşuları ve Afrika'nın geri kalanı ile barış halinde normal bir ülke haline getirecek yönde adımlar atılabilir. Cezayir ve Fas arasında barış sağlayıcı zemin hazırlanabilir. Batı Sahra probleminin Afrika Birliği'nin önerileri doğrultusunda bir çözüm yoluna sokulması hedeflenebilir.

2) Libya'nın bölünmüşlüğünü sona erdirecek ve Türkiye ile denizden sınırdaşlık durumunun meşruiyetini güçlendirecek şekilde adımlar atılabilir.  Libya'nın petrol gelirlerinin hızla artması ve ülkenin normalleşmesi yolundaki adımlar konusunda basta Mısır olmak üzere komşu ülkeler ile uzlaşı sağlanabilir.

3) Mısır ve Türkiye ilişkilerinin normalleşmesi sağlanmalıdır.

4) Suriye ile ve Beşar Esad yönetimi ile ilişkiler normalleşmelidir. Vatan Partisi yönetimi bu normalleşme konusunda kolaylaştırıcı olabilir. Türkiye ve Suriye liderleri, deprem yaralarının sarılmasında işbirliği yapma amacıyla görüşüp daha ileri seviyede işbirliği yapabilirler. İki ülke de yüksek seviyede deprem trajedisi yaşıyorken ilişkiler acilen normalleştirilmeli ve Suriye'nin toprak bütünlüğü vurgulanmalıdır. Hem bölgedeki deprem yaralarını, hem Halep bölgesi  başta olmak üzere iç savaşın yıkıntılarını temizleyip yeni şehirleşmeleri sağlayacak projeler tartışılabilir hale gelinmelidir. Suriye'nin petrol üretiminin artırılması ve kaynakların Suriye halkının tamamı ile merkezi yönetimin belirleyeceği hususlar ile dağıtımı hedeflenmelidir.

5)Pakistan ve Hindistan arasındaki Keşmir sorununu çözecek veya azaltacak girişimler hedeflenebilir. Bu problemin çözümünde ŞİO etkili olmalıdır.  Rusya Hindistan'ı, Türkiye ve Çin'de Pakistan'ı çözüme ve kalıcı barışa ikna etmelidir.

6) Kosova -Sırbistan ilişkilerindeki statüko durumu bozup, çatışma ortamını doğuracak gelişmeleri önlemek hedeflenmelidir. Bu sorununun kök sebebinde, Kosova'nın fazlaca NATO ve AB tarafından yönetiliyor olması ve Rusya'ya karşı yeni bir cephe açılacak şekilde Kosova cephesindeki kışkırtma oyunları vardır. En azından Rusya-Ukrayna çatışmaları bitene kadar Kosova'da gereksiz bir çatışma ortamının oluşmasına izin verilmemelidir. Kosova'daki Sırp nüfusa yönelik yapılacak baskılar, Doğu Ukrayna'da Rus nüfusuna karşı yapılan hataların tekrarı anlamına gelir ve çatışmaları tetikleyebilir. Türkiye, Kosova'da daha etkin olmalıdır ve NATO/AB etkisini dengelemelidir.

7) Abhazya'nın bağımsızlığının tanınması, KKTC'nin uluslararası tanınması, Venezüella ve Küba'ya karşı yaptırımların kaldırılması da hedeflenmelidir.

8) Etiyopya'nın toprak bütünlüğü çerçevesinde Tigray bölgesi ile olan ilişkilerin normalleştirilmesi hedeflenmelidir.

9)Somali'nin terörden kurtulması yönünde uluslararası mutabakat sağlanmalıdır. Somali'nin kumsallarının turizme açılması, turizm sektörü destekli bir kalkınma ve zenginleşme programı değerlendirilebilir. Somaliland bölgesinin durumu da Afrika Birliği ile değerlendirilebilir.

10) Mali, Burkina Faso, Nijer ve Çad ülkelerinin kolonyal bağlardan ve özellikle Fransa etkisinden kurtulmaları ve güçlü şekilde ayakta durmaları ve Türkiye ile sosyal ve ticari bağlarının artması yönünde panel düzenlenebilir.

11) Yemen'in terörizmden arındırılması, dış askeri müdahalenin sonlandırılması ve ülkenin toprak bütünlüğü içinde normalleşmenin başlaması ve ülkenin kalkınmasını sağlayacak petrol ve gaz yatırımlarının başlatılması girişimlerine önayak olunabilir.

12) Afganistan'ın yeni yönetiminin meşruiyetinin güçlendirilmesi, ülkenin hızla kalkınması için dış kaynakların tahsisi ve batısındaki Herat ile Türkiye'nin lojistik bağının güçlendirilmesi amaçlı panel yapılabilir.

13) Katar gazinin İran üzerinden boru hattı ile Türk boru hattı ağına bağlanması amaçlı panel yapılabilir. ( veya İran'ın mevcut doğalgaz ağı kullanılarak transit geçiş anlaşması yapılabilir. Misal Katar İran'a 1000m3 güneyden verecek, İran bize kuzeyden 1000m3 verecek)

14) Brezilya'nın tekrar seçilen başkanı Lula ile bazı bölgesel veya küresel ekonomik/sosyal programların başlatılmasına yönelik  işbirliği anlaşması imzalanabilir.

15) Yaşadığımız deprem faciası bölgemizin ortak sorunu. Türkiye, İran, Ermenistan, Yunanistan, Suriye, Pakistan ve Çin ile beraber İskenderun merkezli bir Jeoloji mükemmeliyet merkezi kurulması yönünde girişim önerilebilir. Hem deprem dinamiklerini daha iyi anlamak, hem şehir planlama safhasında, hem de deprem sonrası süreçlerdeki işbirliklerini artırmak hem de jeoloji dallarında uzmanlar yetiştirmek hedeflenebilir.

16) Türkiye'nin İran ile ticaret yapması, özellikle içinden geçilen deprem yaralarını belirli bölgelerde sarma konusunda daha da önem kazanmıştır. İran’a yönelik uluslararası yaptırımlar kaldırılmalı, kaldıramıyorsa dahi Türkiye’ye özel koşullardan ötürü bir istisna tanınmalıdır. Bu yönde Türkiye, İran ve BM temsilcileri bir mutabakat imzalayabilir.

İsrail-Filistin sorunu konusunda panel yapılabilir ancak ABD'de Biden, İsrail'de Netenyahu hükümetleri varken bu konuda ilerleme sağlamak zor. Bu alanda zaman kaybedilmesini ADF23 kapsamında tavsiye etmem.

Genel olarak ADF23'de yapacak iş çok, fırsatlar çok. Elbette bu işlerden ADF23'te sonuç alabilmek için işlerin mutfakta diplomatlarımız tarafından önceden pişirilmesi gerekir.

ADF23 te sonuç alabilirsek, özellikle Rusya-Ukrayna çatışmasının durdurulması konusunda sonuç alabilirsek bu Türk diplomasisi için ve ADF'nin geleceği için büyük başarı olur ve yeni kapılar açar. Yeni çok kutuplu dünya düzeninin Birleşmiş Milletler merkezinin hangi şehirde olması gerektiği konusunda da su akıp yatağını bulmuş olur. ADF24'ten itibaren bu konuyu gündeme getirmekte fayda olabilir.

Yapılabilecek büyük hata ise depremin travmasının Türkiye'nin dış politika hedeflerini etkilemesine ve geciktirmesine izin vermek olur. "En zor günümüzde dahi ayaktayız, diplomatlarımız, hariciyemiz görevinin başında ve büyük işler yapıyor". Bu mesajı ADF23'te  dosta düşmana vermemiz gerekli.

Etkinliğin verimini artırmak için belki yurtdışında görev yapan ilgili diplomatlarımızın zirveden bir-iki gün önce Antalya'ya gelmeleri, bölgesel sorunlar konusundaki toplantı ve panellerde izlenecek stratejiler konusunda mutabık kalmalarında fayda olabilir. Aynı şekilde zirve sonrasında 1-2 gün Antalya'da kalıp sonuçları ve eylem planlarını civar ülkede görev yapan meslektaşlar ile somutlaştırmalarında şartlar elveriyor ise fayda olabilir.

# Antalya Diplomasi Forumu