İİT’den Cidde’de ortak bildiri: “Tam işgal ve soykırım planı reddedildi”
Gazze’deki insani felaketin sorumlusu olarak İsrail’i gösteren İİT, Cidde’de kabul edilen ortak bildiride “tam işgal” planlarını reddetti, “soykırım, savaş suçu ve insanlığa karşı suç” ifadelerini kullandı ve uluslararası topluma acil yardım çağrısı yaptı.
Cidde’de düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı Olağanüstü Dışişleri Bakanları Toplantısının ardından yayımlanan ortak bildiride, İsrail’in Gazze ve ateşkes görüşmeleri konusundaki yaklaşımının acil bir çözüme ulaşma şansını, bölgenin güvenliğini ve istikrarını daha fazla tehlikeye attığı belirtildi; uluslararası topluma Gazze’ye insani ve gıda yardımı sağlanması çağrısı yapıldı.
Bildiride ayrıca şu iki vurgu yer aldı: İsrail’in gerilimi tırmandırıcı bir yaklaşım izlemesinin acil çözüme ulaşma şansını zedelediği ve bölgenin güvenliğini ile istikrarını daha fazla tehlikeye attığı teyit edildi. Uluslararası topluma derhal eyleme geçilmesi ve Gazze Şeridi’ne acil, yeterli ve kesintisiz insani ve gıda yardımı sağlanması için tüm uluslararası acil mekanizmaların işlevsel hale getirilmesi çağrısında bulunuldu.
TAM İŞGAL VE ZORLA YERİNDEN ETMEYE RED
Bildiride, İsrail’in Gazze Şeridi üzerinde “tam işgal” ve askeri kontrol uygulamaya yönelik planlarının ve Filistin halkını zorla yerinden etme amacıyla yapılan her türlü girişimin niteliği ne olursa olsun “şiddetle reddedildiği ve kınandığı” vurgulandı. Metinde şu ifadeler yer aldı: “Bu eylem tehlikeli ve kabul edilemez bir tırmanma, yasa dışı işgali pekiştirme girişimi ve zorla bir gerçeği dayatma aracı olarak değerlendirilmekte.”
Bu tür yasa dışı eylemlerin, bölgesel ve uluslararası barış ile güvenliği tehdit ettiği; uluslararası insancıl hukuk ve insan hakları hukuku ile uluslararası meşruiyete sahip ilgili kararlar ve Uluslararası Adalet Divanı’nın (UAD) danışma görüşü ve geçici tedbirleri de dahil uluslararası hukukun açık ihlali olduğu belirtildi. Bildiride şu ifadelere yer verildi:
“İşgalci güç İsrail’in işlediği tüm suçlar, saldırganlık, soykırım, etnik temizlik, yıkım, Gazze Şeridi’nin yasa dışı ablukası, açlığı bir savaş silahı olarak kullanmak, diğer sömürgeci yerleşim politikaları ve yerleşimci terörizmi eylemleri, aşırılıkçı yerleşimcilerin faaliyetleri, arazi müsaderesi, ev yıkımları, Müslüman ve Hristiyan kutsal mekanlarına yönelik tekrarlanan saldırılar ve Doğu Kudüs dahil Batı Şeria’daki Filistin topraklarını ilhak etme girişimleri, uluslararası ceza hukuku kapsamında hesap verilmesini gerektiren savaş suçları, soykırım ve insanlığa karşı suçlardır.”
Bildiride, “işgalci güç” olan İsrail’in 1948 Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’ni ihlal ettiği gerekçesiyle UAD’ye sunulan davanın önemi teyit edildi. Ayrıca, İsrail’in Filistin Devleti’nde işlediği ve işlemeye devam ettiği soykırım eylemlerinden sorumlu tutulmasını sağlamak amacıyla UAD’nin danışma görüşüne ilişkin gerekli takip eylemlerinin önemi vurgulandı.
BMGK’YA ÖZEL OTURUM ÇAĞRISI
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne (BMGK), eylül ayında yapılacak BM Genel Kurulu toplantıları sırasında İsrail’in Filistin halkına yönelik saldırıları konusunda özel bir oturum düzenleme çağrısı yapıldı. Güvenlik Konseyi’ndeki İİT üyesi devletlerin delegasyonlarının bu konuda Filistin Devleti ile koordinasyon içinde olması gerektiğine dikkat çekildi.
İsrail işgal güçlerinin Gazze’de gıda tedarik zincirleri, su tesisleri ve tıbbi hizmetler dahil sivil altyapıyı kasıtlı ve sistematik olarak hedef alması şiddetle kınandı; bunun kıtlığın patlak vermesine ve insan eliyle yaratılmış bir insani felakete doğrudan katkıda bulunduğu belirtildi.
ATEŞKES, ABLUKANIN KALDIRILMASI VE ERİŞİM
Uluslararası hukuk, adalet ve insan onuru ilkeleri uyarınca acil ve engelsiz insani yardımın sağlanabilmesi için tüm askeri operasyonların derhal durdurulması ve ablukanın tam ve koşulsuz olarak kaldırılması talep edildi. Bildiride, “işgalci güç olarak İsrail’in” Gazze Şeridi’nde yaşanan “soykırım, eşi görülmemiş insani felaket ve kıtlıktan” tamamen sorumlu olduğu ifade edildi.
İsrail’in tüm sınır geçişlerini açması; yeterli gıda, ilaç ve yakıt dahil insani yardımın engelsiz ve koşulsuz girişine acilen izin vermesi; yardım kuruluşları ile uluslararası insani yardım kuruluşlarının, özellikle BM Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nın (UNRWA) serbestçe faaliyet gösterebilmesinin sağlanması talep edildi. Ayrıca uluslararası insani hukuk, uluslararası insan hakları hukuku ve ilgili BM kararlarına uyum çağrısı yineledi.
MISIR, KATAR VE ABD ARABULUCULUĞUNA DESTEK
Mısır, Katar ve ABD tarafından yürütülen ve esir değişimi için anlaşmaya ulaşmayı amaçlayan acil ve kapsamlı ateşkes çabaları desteklendi. Bu yaklaşımın acıyı hafifletmek ve nihayetinde İsrail’in saldırganlığını sona erdirmek için çok önemli olduğu ifade edildi.
Bildiride, söz konusu yaklaşımın yerinden edilen insanların evlerine veya “evlerinden geriye kalanlara” dönmelerini kolaylaştırması; “İsrail işgal güçlerinin” Gazze Şeridi’nden tamamen çekilmesini sağlaması ve bölgedeki yardım ile yeniden inşa için Arap-İslam planının uygulanmasına yönelik Kahire’de düzenlenecek yeniden inşa konferansına zemin hazırlaması beklentisi kaydedildi.
İsrail’in gerilimi tırmandırıcı bir yaklaşım izlemesinin acil bir çözüme ulaşma şansını zedelediği ve bölgenin güvenliğini ile istikrarını daha fazla tehlikeye attığı teyit edildi. Bu tür politikalara son vermek ve İsrail’i daha önce ortaya koyduğu teklifleri ele alan arabuluculara yanıt vermeye mecbur etmek için uluslararası topluma yasal ve insani yükümlülüklerini yerine getirme çağrısı yapıldı. Ayrıca İsrail’in eylem ve yaklaşımının bölgeyi istikrarsızlığa sürüklediği, kapsamlı barışın temellerine ve şansına zarar verdiği ile bu bağlamdaki girişimlere zarar verdiği teyit edildi.
BM tarafından Gazze’de meydana gelen kıtlık konusunda ilk kez kabul edilen Entegre Gıda Güvenliği Aşama Sınıflandırması (IPC) hükümlerine sorumlu şekilde yaklaşılmasının önemi vurgulandı. Gazze’deki kıtlığın meydana gelmesinden ve sonuçlarından tamamen ve doğrudan İsrail işgalinin sorumlu tutulduğu bildiride, uluslararası topluma derhal eyleme geçilmesi ve Gazze Şeridi’ne acil, yeterli ve kesintisiz insani-gıda yardımı sağlanması için tüm uluslararası acil mekanizmaların işlevsel hale getirilmesi çağrısı yinelendi. Bildiride, İsrail’in Gazze’ye uyguladığı aç bırakma ve abluka suçlarının Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne sevk edilmesi gerektiği de vurgulandı.
BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ VE GAZETECİLERE SALDIRILAR
Gazze Şeridi’nde son zamanlarda gazetecilerin ve medya çalışanlarının öldürülmesi şiddetle kınandı; bu eylemlerin savaş suçu ve basın özgürlüğüne yönelik saldırı olduğu belirtildi. “Bu, işgalci güç olan İsrail’in, Kudüs dahil olmak üzere işgal altındaki Filistin topraklarındaki medya ve medya çalışanlarına karşı sistematik olarak işlediği bir dizi ihlalin parçasıdır.” denilen bildiride, bu ihlallerin 238 gazetecinin ölümüne yol açtığı ifade edildi.
Bildiride son olarak şu vurgu yapıldı: “İsrail, gerçeği gizlemek, günlük suçlarını örtbas etmek ve bu konuların uluslararası kamuoyuna ulaşmasını engellemek amacıyla, uluslararası medya kuruluşlarının ve muhabirlerinin Gazze Şeridi’ne girişini kısıtlamaya devam etmekte.”
Kaynak: Anadolu Ajansı