Stockholm'den Moğollar geçti

Moğollar grubu 21 Aralık Pazar günü İsveç'in Başkenti Stockholm'ün ünlü Södra Teater salonunda muhteşem bir konser verdi. Konser, salonu tıka basa dolduran izleyicilerin büyük beğenisini kazandı.

Sahnenin ortasında koca dev çınar, Cahit Berkay, Türkiye'nin en önemli, en anlamlı müzik adamlarından biri... Sol yanında yine koca yürekli, yiğit devrimci, müzik adamı Taner Öngür. Diğer yanında babasından aldığı en önemli mirası başarıyla sürdüren, koskoca Cem Karaca'nın oğlu Emrah Karaca. Sahnenin çeşitli yerlerinde kah gitar kah org ve piyano çalarak çeşitli enstrumanlarla yaptığı solololar ve eşliklerle duygularımızı yerinden hoplatan usta sanatçı Serhat Ersöz ve büyük sanatçı Engin Yörükoğlu'nun bırakmak zorunda kaldığı yerini büyük bir ustalıkla dolduran Kemal Küçükbakkal.

Bu konser hakkında muhteşem demekten başka ne yazılabilir ki.. Sahneye girdikleri andan son saniyelere kadar aynı büyülü atmosferi seyircilerine yaşatan kaç sanatçı vardır.

Moğollar grubu 1968 yılından bu yana yılmaz devrimci ruhlarını, insana ve doğaya olan sevgilerini, emek ve üretime olan saygılarını müzikleriyle birleştirerek bu günlere geldiler. Aralarına her yeni katılan da bu ruhun bir parçası oldu. Ve en önemlisi, sahne üzerinden yaydıkları ışık ve enerjiyle seyircilerini de bu ruha katmayı başardılar.

Konserde çalınan eserlerin büyük bir kısmı Cahit Berkay'a aitti. Hepimizin çok yakından tanıdığı ve bizi eski günlere götüren ve Türk filmlerinde de kullanılmış enstrümental müzikler. İlk gençlik yıllarını geride bırakmış neredeyse hemen herkesin severek izlediği " Selvi Boylum Al Yazmalım" fim müziğini bilmeyen var mıdır? Her zaman Cahit Berkay'ın müziğinin o filme katkısının büyük olduğunu düşünmüştüm.

Enstrümental müziklerden biri Tema Vakfı için yapılmış, armağan... karşılıksız... İsmi "Toprak Ana". Ne tuhaftır ki Tema Vakfı bu armağanın paketini henüz açmamış bile. Oysa çok güzel bir müzik ve çok anlamlı bir armağan bana göre.

Maraş ve Sivas katlimlarını unutmamak ve gerçek katilleri bulununcaya kadar unutturmamak adına yapılan "Issızlığın Ortasında". Nasıl ifade edilir ki...

Canlar, Sazlar

Kan oldular

Kesildi teller

Durdu nefesler

Ama hala

Dimdik ayakta

Ayaktalar.

Sonra yüreklere işleyen bir yalnızlık şarkısı. Öyküsü çok hoş: Şiiri Cahit Berkay internetten buluyor. Can Yücel imzasıyla. Çok hoşuna gidiyor ve hemen besteliyor. Sonra şiirin aslında Yazar Elif Şebnem Akal'a ait olduğu anlaşılıyor. Sözler ve müzik birbiriyle müthiş örtüşmüş, gönül telini ta derinden titretiyor.

Ara Sıra

Yalnızlığa dayanırım da, birbaşınalığa asla..

Yaşlanmak hoş değil duvarlara baka baka..

Bir dost göz arayışıyla.

Saat tıkırtısıyla.....

Korkmam

Geçinip gideriz biz mutluluğumla,

ama

'Günün aydın, akşamın iyi olsun' diyen biri olmalı..

Bir telefon sesi çalmalı arasıra kulağımda...

yoksa

Zor değil, hiç zor değil,

demli çayı bardakta

karıştırıp bir başına

yudumlamak doyasıya....

Ama

'çaya kaç şeker alırsın? '

Diye soran bir ses

olmalı ya ara sıra......

22.11.2002

http://www.dailymotion.com/video/xbgoao_mogollar-caya-kac-seker_music

Ve diğer "Moğollar" şarkıları: "Dinleyiverin Gari" , "Geri Sar", "Dağ Ve Çocuk" , "Birşey yapmalı" , hepsi birbirinden anlamlı, düşündürücü, iz bırakan şarkılar.

Ve kuşkusuz aralara serpiştirilmiş, Emrah Karaca'nın söylediği ve salondaki hemen herkesin de katıldığı Cem Karaca, Barış Manço şarkıları... "Resimdeki Gözyaşları" , "Tamirci Çırağı", "Dağlar Dağlar" gibi unutulmazlar.

Konserin ardından ayakta dakikalarca süren alkışlardan sonra biri Aşık Veysel'den olmak üzere iki eser daha dinleme şansını yakaladık.

Ve ışıklarını sahnede ve yüreklerimizde bırakarak Stockholm'ü terkettiler.

"Türkiye'de böyle sanatçılar da var" gururunu bizlere yaşattığınız için sizlere teşekkür ötesi duygularımı gönderiyorum sevgili Moğollar.

Süreyya Gürgün/Stockholm

ulusalkanal.com.tr