Türk Milleti, Topçu Feriki Ali Rıza Paşa'sını arıyor

Türk Milleti, Topçu Feriki Ali Rıza Paşa'sını arıyor

Doğu Perinçek dünkü Rota’da çarpıcı bir soruya yer verdi. “Davutoğlu Hükümetinde Topçu Feriki Rıza Paşa var mı?” İncirlik’in operasyonlarda kullanımı için ABD’ye onay verilmesi bir ihanet. Bu ihanete hayır diyecek bir bakan var mı anlamak için Topçu Feriki Ali Rıza Paşa’yı tanımak yeterdi. Kimdir bu Topçu Feriki Ali Rıza Paşa?

Türk’ün sesi çıkmaz sanıyorlar

Mahmut Esat Bozkurt, Türk İhtilali’nde Vatan Müdafaası isimli kitabında onu şu sözlerle anlatıyor:

“Son Osmanlı Meclisi Mebusanı… Ermeni mebuslar, katledilen, tehcir edilen Ermenilerin kanını istiyorlar. Pontusçu Rum mebuslardan birisi, Türk tarihine hakaretler edip Fatih’le alay ediyor. Halep mebusu dayanamıyor:‘Bir Türk mebus Atina meclisinde senin bu söylediklerini söyleyemezdi’ diyor. Yanıt hazır: ‘Orası adalet ve medeniyet yeridir, aklın ermez senin.’

Bir de âyan var hani. Orada da aynı minval üzere işler olmakta. Ahmet Rıza Bey adlı reis, bir önerge veriyor: ‘Ermeni, Rum, Arap kardeşlerimizi taktil ve tehcir eden sorumlular ceza görsün, hem de hemen, divan-ı harbe verilsinler.’ Alkış ve övgüler, gayri Türklerden…

Türk’ün sesi ise çıkmaz sanıyorlar. Topçu Feriki Rıza Paşa Hazretleri fırlıyor yerinden: ‘Önergenize Türkleri de koyunuz, zira onlar da Ermeni, Rum, Arap kardeşleriniz kadar mazlumdur. Hatta onlardan daha fazla zulüm görmüşlerdir’ diyor. Kıyamet kopuyor. Meclis Reisi “lüzumsuz’ derken, öbürleri ‘Türk`ü koyacaksak, Çingeneler de dahil Osmanlı’daki tüm unsurları, koymak gerekir’ diye olmazlanıyorlar.

Sonunda, kimsenin adı yazılmasın ‘Osmanlı’ densin kararına varılıyor. Tek karşı oy Rıza Paşa’dan ‘Ben Türk Milletiyle beraber kaldım’ diyor.”

İlk tepki Damat Ferit Paşa’ya

Ali Rıza Paşa, Artvinli Mehmet Medet Bey’in oğludur. 1854 yılında Artvin’e 11 km uzaklıktaki Vezirköyü’nde doğmuştur. Köyün Eski ismi Vazriyadır. O nedenle “Vazriyalı Ali Rıza Paşa” olarak da anılır.

“Erzurum Askerî Lisesi’nden sonra İstanbul’da harp okulundan topçu üsteğmeni olarak mezun oldu. Bir süre Almanya’da eğitim gördü. Yurda döndükten sonra Harp Okulunda Topçu Öğretmeni olarak görev yaptı. 1896 yılında başlayan Türk-Yunan savaşına katıldı. Harbiye ve Bahriye nazırlıkları görevinde bulundu. Balkan Savaşı’nda Çatalca komutanlığı göreviyle başkent İstanbul’un ön savunmasına katıldı.”

Mondros Mütarekesi’nden sonra Damat Ferit Paşa’ya, “Top da vardı, tüfek de… Niçin harp etmediniz de mütareke yaptınız?” diyerek tepkisini ortaya koymuştur. Bu olay, onun Sevr oylamasında tavrının ne olacağının işaretini vermektedir.

Millet kabul etmedikçe, siz kabul etseniz ne çıkar!

Tarihçi Orhan Koloğlu, Ali Rıza Paşa’nın tek başına Sevr’e karşı koyuşunu şu sözlerle aktarıyor:

“22 Temmuz 1920 Perşembe günü öğleden sonra saat üçte Yıldız Sarayı merasim salonunda toplanan 39 üyeli Saltanat Şurasını Padişah Vahdettin bizzat açmıştı. Şura’da Sadrazam Damat Ferid söz alıp şunları söyledi: “Paris’te imzalamamız istenen antlaşma, İstanbul’u ve küçük bir toprak parçasını bize bırakıyor. Antlaşmayı imzalarsak iyi kötü bu kadar bir varlığımız olacak. İmzalamazsak dünya haritasından silinmekle tehdit ediliyoruz. Bu antlaşmanın imzasını oya sunuyorum. Susanlar imzalayalım demiş sayılacaktır.”

Hayatı boyunca yanından ayırmadığı yaveri Tarık Mümtaz Göztepe’nin anlatımıyla: Vahdettin ayağa kalktı ve: “Bu antlaşmayı imzalamaktan yana olanlar, rica ediyorum ayağa kalksınlar.” dedi. Kendisi zaten ayağa kalkmış durumda bulunan Padişah’ın “rica ediyorum, ayağa kalksınlar” sözü buyruktu. Şura’ya katılanlardan topçu Feriki Rıza Paşa dışında herkes ayağa kalktı. 1920’de Yıldız Sarayında Vahdettin’in huzurunda, Damat Ferit’in başkanlığında toplanan son Saltanat şurasında yapılan oylamada Sevr Anlaşması’nın kabulüne bir tek o hayır oyu kullandı.

Önerge yeni biçimiyle oy’a sunuldu. Reislik General Rıza’ya “Kabul edildi ve siz yalnız kaldınız!” dedi. General, “Zararı yok, ben Türk Milletiyle beraber kaldım” karşılığını verdi.

Türk İhtilali’nde Vatan Müdafaası kitabında bu bilgi şöyle aktarılmaktadır: “Osmanlı’nın Saltanat Şûrası, Sevr antlaşmasını kabul ederken de yalnızca bu Topçu Feriki Rıza Paşa karşı oy verecek ve Vahdettin’e ‘Memleketin sahibi, millet kabul etmedikçe, siz kabul etseniz bile ne çıkar!’ diye bağıracaktı.

Tek bir oyla kahraman ya da hain olmak

39 kişinin içinde bir tek onun oyu milletin iradesini temsil etmiştir. Damat Ferit Paşa kabinesinde Padişah Vahdettin’in yüzüne karşı ‘Sevr’e hayır’ deme cesaretini gösteren bir Osmanlı komutanı düşünün… Onlarca kişi arasında Sevr Antlaşması’na tek başına direniyor ve gür sesiyle “Sevr’e hayır” diye haykırıyor.

Ali Rıza Paşa Sevr-i kabul etmeyerek, millet ve vatanın bitirilmesine razı olmadığı gibi tarihe adını bir hain olarak değil kahraman olarak yazdırdı. İşte bu nedenle o, ikna edilemeyen, korkutulamayan ve teslim alınamayan milletin iradesinin gerçek temsilcisidir.

“Davutoğlu Hükümetinden bir Topçu Feriki çıkar mı?” Mesela, Ali Rıza Paşa’nın hemşerisi Faruk Çelik aynı tavrı alır mı? Biz yine de iyimserliğimizi yitirmeyelim ve bekleyip görelim.

Yener Güneş

Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmeni

Twitter: @yenergunes

ulusalkanal.com.tr

# Sevr # Mahmut Esat Bozkurt # türk milleti