Suriye’nin geleceği nasıl şekillenecek? Suriye’yi ne bekliyor? İsrail işgali sonlandıracak mı? otonom bir Kürt yönetimi kurulacak mı?
Suriye’nin geleceği nasıl şekillenecek? Suriye’yi ne bekliyor? İsrail işgali sonlandıracak mı? otonom bir Kürt yönetimi kurulacak mı? Ulusal Kanal Suriye Devleti’ne 9 yıl boyunca uluslararası politika konusunda danışmanlık yapan Thierry Meyssan ile röportaj yaptı.
Suriye’nin geleceği nasıl şekillenecek? Suriye’yi ne bekliyor? İsrail işgali sonlandıracak mı? otonom bir Kürt yönetimi kurulacak mı? Ulusal Kanal Suriye Devleti’ne 9 yıl boyunca uluslararası politika konusunda danışmanlık yapan Thierry Meyssan ile röportaj yaptı. Ulusal Kanal Dış Haberler Şefi Kıvanç Özdal'ın sorularını yanıtlayan Meyssan Suriye’nin geleceği hakkında önemli bilgiler paylaştı.
Yani Suriye'deki durumu çok iyi biliyorsunuz. Suriye'deki son gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
"Herkes gibi ben de yaşananların hızı karşısında son derece şaşırdım. Ancak temelde bu bir sürpriz değil çünkü bu savaş 2011'den beri devam ediyor ve 2011'den beri Suriye Arap Cumhuriyeti'ni devirmeye çalışıyorlar. Yeni olan, ABD ve Türkiye'nin önlerindeki birkaç cihatçıyla cumhuriyeti devirmek için ittifak kurmuş olmalarıdır."
Beşar Esad güçlerinin direnmeden geri çekilmelerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Ordu neden savaşmadı? İran neden yardım etmedi?
"Irak'ta da aynı şey oldu. Hatırlayın, o dönemde ABD Dışişleri Bakanı olan Bayan Albright (OLBRAYT) , Irak'ta 500.000 çocuğun ölümüne neden olduğu için kendisini tebrik etmişti. Ve ancak bundan sonra Amerika Birleşik Devletleri saldırdı ve Irak çöktü. Bence bunlar gerçekten karşılaştırılabilir iki durum. Şu an için cevabı olmayan bir şey çünkü Halep'i savunan İran güçleri vardı. Suriye ordusu değil, Halep'i savunan İran Devrim Muhafızlarıydı ve Dini Lider Ayetullah Hamaney'in danışmanı Ali Laricani Şam'a geldiğinde kendisi de bu soruya cevap veremedi. İran birliklerinin çekilmesi emrini kimin verdiğini bilmiyorlardı."
Rusya da hava saldırılarına yardım ediyordu, ancak bu kez Rus uçaklarını görmedik...
"Evet, biraz müdahale ettiler ama sorun şu ki hava kuvvetleriyle hareket halindeki birliklere karşı gelemezsiniz. Kampları, barakaları ve silahları bombalayabilirsiniz ama piyadeleri durduramazsınız. Ve aslında orada olan şey, cihatçıların içinde yaklaşık Çin’den gelen 30 bin Uygur, Türkmen vardı. Çinli cihatçıların Suriyeli cihatçılardan daha fazla olduğunu söylemeliyiz. Başka milletler de vardı, bazı Suriyeliler vardı ama çok azdı ve Türk ordusu Suriye Milli Ordusunun arkasına gizlenmişti. Ama aslında bu Türk ordusuydu."
Suriye’de 30 bin Uygurlu cihatçı mı var dediniz?
"Evet ve bir süredir oradaydılar. 2018'den beri Türkiye sınırında işgal ettikleri bir kasabaları var ve cihatçıları kabul etmeye devam ediyorlar. Başlangıçta 18 bin kişi vardı, 15 gün önce 30 bin kişi oldular."
Bütün bunların ardından Beşar Esad yönetiminin düştüğünü gördük. Peki bundan sonra Suriye’yi nasıl bir gelecek bekliyor?
"Cihatçılar iktidarda olduklarına göre, güzel takım elbiseler giymiş olsalar bile, her yerde yaptıklarını yapacaklardır. Dini bir rejim kuracak ve kendi şeriat anlayışlarını dayatacaklar. Çünkü herkesin kendi anlayışı var. Ancak kendi şeriat anlayışlarını sadece Sünnilere değil tüm azınlıklara, tüm Suriye halkına dayatacaklar."
Evet ama aynı zamanda Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa ülkeleri HTŞ ile, Colani ile temas halinde. Cihatçıların değişmediğini ve Suriye'de hâlâ şeriat istediklerini düşünüyor musunuz?
"Bence bir köpek ısırdığında onu evcil bir hayvana dönüştürmek zordur. Cihatçılara gelince, bunlar katliam yapan, işkence eden, hatta bazıları yamyam olan ve kendilerini düşmanlarının etini yerken gösteren insanlar. Bence onları medeni insanlara dönüştürmek çok zor olacak."
Bu soruları soruyorum çünkü Batı medyası ve Batılı politikacılar bu insanlar hakkında daha yumuşak mesajlar veriyor.
"Evet ama Batı, Afganistan'daki Taliban'ın kadın ve erkekler için eşit bir rejim kuracağına inanmıştı. Durumun böyle olmadığını görebiliyoruz. Libya'da Muammer Kaddafi'den sonra, bir kısmı Suriye'den, bir kısmı da Irak'tan gelen cihatçıları yerleştirdiler. Ve Trablus'ta hala barış olmadığını görebiliyoruz..."
Cihatçıların hedefinin Suriye'de bir şeriat sistemi olduğunu söylediniz. Peki Suriye’nin toprak bütünlüğü içinde bir Kürdistan’ın kurulacağını düşünüyor musunuz?
"Bence Amerika Birleşik Devletleri'nin amacı bu. Aslında ABD, Suriye ve Irak arasında büyük bir Kürdistan kurmak istiyor. Halihazırda Irak'ta yapay bir Kürdistan yarattılar ve bunu Suriye'nin şu anda işgal ettikleri ve Kürtler tarafından yönetilen bir bölge olarak ilan ettikleri kısmına da genişletmeye çalışacaklar. Aslında burası Kürtler tarafından yönetilmiyor."
ABD'nin Suriye ve Irak'ta bir Kürdistan kurmak istediğini söylediniz. Türkiye'nin güneyi için de aynı hedefe sahip olduklarını düşünmüyor musunuz?
"Hayır, düşünmüyorum. Bu çok garip bir hikâye. Amerika Birleşik Devletleri'nin Kürt projesiyle nasıl ilgilendiğine bakacak olursanız. Sanırım 1922'de King Crane Komisyonu sahaya gitti ve Kürdistan'ın nasıl olacağını çizdi. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı tarafından gönderilen bu komisyona göre Kürdistan şu anki Türkiye'nin bir parçası olacaktı. Komisyon, bölgenin daha fazla genişletilmemesi gerektiğini, çünkü Kürtlerin bu bölgede özel bir geçmişi olduğunu ve Pontus Hıristiyanlarının Türkler tarafından katledilmesi sırasında Türkiye'nin bunu yapmasına yardım ettiklerini açıkça belirtti. Komisyon, bölgenin genişletilmemesini, onlara sadece yaşadıkları kısmın sunulması gerektiğini söyledi. Evet, 2001 yılında ABD Genelkurmayı Yeni Ortadoğu haritası çizdi ve bu haritaya göre Kürdistan, Irak ve Suriye'nin ortasında yer alıyor."
Terör örgütü PKK Kürtlerin; Türkiye, İran, Irak ve Suriye'de yaşadığını, dolayısıyla Kürdistan’ın bu dört ülkenin topraklarında kurulması gerektiğini iddia ediyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
"Bu onların görüşü, ancak ABD'nin izni olmadan hiçbir şey yapamazlar. PKK bugün kendisini ABD'nin hizmetine sunmuş durumda. Bu da tam tersi bir durum. Soğuk Savaş döneminde Sovyet yanlısı bir örgüttü, bugün ise ABD yanlısı bir örgüt."
ABD ve İsrail, Suriye’nin kuzeyinde bir Kürdistan kurmaya çalışıyor. Sizce Türkiye bu projeye karşı yapacak?
"Bana göre Türkiye'nin problemi Halep'i işgal ederek elde ettiklerini kaybetmemek. Bu en geleneksel Türk ulusal ülküsü. Osmanlı İmparatorluğu'nun sonunda Türkler, Irak'taki Musul, Yunanistan'daki Selanik ve Kıbrıs gibi Halep'in de Türk kalacağına yemin ettiler. Yani Türk ordusu Suriye Arap Cumhuriyeti iktidarını devirmek için cihatçılarla iş birliği yaptıysa, bu aslında Halep'i almak içindi. Türkiye'nin tüm Suriye'yi değil, sadece kuzey Suriye'yi ilhak etmek istediğini düşünüyorum. Ve ABD'nin planı Türkiye'yi zaferinin bir kısmından mahrum bırakacak. Bu yüzden Türkler ABD'ye karşı cephe almak zorunda zorunda kalacak."
Evet, ama Cumhurbaşkanı Erdoğan ve diğer Türk siyasetçiler, diğer Türk yetkililer de her seferinde Türkiye'nin Suriye'nin toprak bütünlüğüne saygı duyduğunu söylüyorlar.
"Öyle diyor ama ordusunu Halep'e göndererek Suriye'nin toprak bütünlüğünü ihlal ettiğini görebiliyoruz. Yani sözlerin burada bir değeri yok."
Orduyu Halep'e gönderdiklerini söylediğinizde, Türk izleyiciler bunu anlamakta güçlük çekecektir, çünkü bizim bildiğimiz HTŞ’nin Halep’i aldığı...
"Hayır hayır. Türk ordusunun yanında birkaç yüz cihatçı olabilir. Ama Halep'i alan Türk ordusuydu."
Türk ordusu derken Özgür Suriye Ordusunu mu kastediyorsunuz yoksa gerçekten Türk ordusundan mı bahsediyorsunuz?
Suriye Ulusal Ordusu olduğunu söylediler. Ama hepsi Türk askeriydi.
Halep’te Özgür Suriye Ordusu olduğunu söylüyorsunuz. Türkiye’de haberlerde HTŞ’nin Halep’e girdiği, Özgür Suriye Ordusu’nun aksi istikamete gittiği söylendi.
"Hmeymim’e gidenler, Rus üssüne saldıranlar Türk Ordusu değildi. Ukrayna insansız hava araçlarıyla oraya gidenler Çinli Uygurlardı."
Yani, söylediğiniz şey, tarif ettiğiniz şey... Suriye'nin kuzeyinde Kürdistan olacak, Türkiye ABD'nin bu planını kabul ediyor çünkü bunu yaparak Türkiye Halep'i de kendi topraklarına katmış olacak.
"Türkiye bu konuda bölünmüş durumda. Aslında, bir asırdır kendisine önerilen her şey konusunda bölünmüş durumda. Batı, Türkiye'nin kaygılarını dikkate almayı reddediyor. Önerdikleri şey Türkiye'de Kürdistan olmaması, Suriye ve Irak'ta Kürdistan olması. Türkiye ise bir kısmı Kürdistan'a verilecek olan Kuzey Suriye'yi istiyor."
Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail'den bahsediyoruz, İngiltere'yi, İngiltere'nin adını, Birleşik Krallık'ı pek duymuyoruz. Sizce İngiltere'nin Suriye'deki gelişmelerdeki rolü nedir?
"Benim görüşüme göre İngilizler temel bir unsur. Her şeyden önce, ABD ordusu İngiliz ordusu olmadan hiçbir planda yer almaz. Son seksen yıl boyunca hep birlikte olduklarını gördük. İkinci olarak, bugün eş Şera olarak adlandırılan Emir Colani’nin ordusuna İngiliz iletişim danışmanları eşlik ediyor. Emevi Camisinde basın toplantısını düzenleyenler İngilizlerdi. Konuşmasını düzenleyenler de İngilizlerdi. Öte yandan, sahada çok fazla İngiliz subayı olduğunu sanmıyorum. Ama yine de vardır.
Doha’daki Astana Toplantısı’nda Türkiye’nin Rusya ve İran’ın Suriye konusundaki görüşlerini fikirlerini değiştirmiş olabileceğini düşünüyor musunuz?
"Hayır, hiç sanmıyorum. Astana'da aslında olan şey, İranlıların Türklere Suriye'nin daha derinlerine inebileceklerini açıkça belirtmeleriydi. Rusların da bu durumu kabul etmekten başka çaresi yoktu. Bu Rusya için çok karmaşık bir geri dönüş çünkü İran Şangay İşbirliği Örgütü'nün bir ortağı. Birdenbire İranlı ortağı Rusya'yı yüzüstü bıraktı, oysa Rusya bu ortağına güveniyordu ve İsrail saldırırsa onu savunmayı bile taahhüt etmişti. Bugün Rusya'nın İran ile bundan sonra ne olacağını nasıl öngörebileceğini bilmiyorum. Öte yandan Türkiye kimseye ihanet etmedi, kimseyi kandırmadı. Türkiye her zaman ne yapmak istediğini söyledi.
Yani şimdi Rusya ile İran arasında bir çatışma olduğunu mu söylüyorsunuz?
"Bu çatışmanın çok yakında ortaya çıkacağını düşünüyorum."
Türk dış politikası hakkındaki görüşleriniz nelerdir?
"Aslında Türkiye'nin bir asırdır bir dış politikası olmadığını düşünüyorum. Türkiye 1960'lardan beri Avrupa Birliği'ne entegre olmaya çalıştı. Sonra Osmanlı İmparatorluğu'nu yeniden kurmaya, sonra da Türki devletlerle güçlerini birleştirmeye çalışıyor. Ama asla bir seçim yapmıyor ve kimse seçim yapması için yardım etmiyor."Aslında Türkiye müttefikleri tarafından itilip kakılıyor, bir o tarafa bir bu tarafa gidiyor ama kimse ona alan açmak istemiyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunu bir denge politikası olarak adlandırıyor...
"Bu bir denge politikası değildir. Türkiye'ye yer bulma çabasıdır."
Sizce Türkiye’nin yeri neresidir?
"Bilemiyorum. Aslında Türkiye'nin önünde sadece kapıların kapandığını görebiliyorum. Bu trajik hikaye bir asırdır devam ediyor. Bu yüzden Avrupa Birliği'ne güvenmeyin. Osmanlı İmparatorluğu ise imkansız. Türk Devletlerini bilemiyorum."
Türkiye’nin yeri Avrasya olabilir mi?
"Bu konuya bakmanın birkaç yolu var. Bunu ya Şangay İşbirliği Örgütü ile birlikte düşünüyoruz ya da Başkan Putin'in Kuzey-Güney projesinin bir parçası olarak düşünüyoruz. Türkiye bu projenin bir parçası olmaya son derece müsait. Rusya da bunu destekliyor ki bu oldukça tuhaf çünkü Türkiye'nin tarihteki son rakipleri Ruslardı. Ancak Rusya Türkiye'ye açılmaya hazır."
Evet, ama rakip Ruslar derken Osmanlı İmparatorluğu'ndan bahsediyorsunuz, değil mi?
"Osmanlı İmparatorluğu'ndan bahsediyorum, evet."
Evet, ama İmparatorluktan sonra Sovyetler ve genç Türkiye Cumhuriyeti; Mustafa Kemal Atatürk ve Lenin, emperyalizme karşı, birlikteydiler...
"Evet, evet. Ancak daha yakın bir tarihe bakarsak, Kore Savaşı'nı ele alırsam, Türkiye ABD'nin yanında savaştı. Hatta Kore Savaşı'nda ABD'nin tek zaferi Türkiye sayesinde kazanıldı. Ancak Kore Savaşı sırasında Türkiye kendisini Çinliler ve Sovyetlerle karşı karşıya buldu."
Filistin Direnişi, Şam'da Beşar Esad hükümetinin düşmesinden nasıl etkilenecek?
"Dikkate alınması gereken birkaç husus var. Her şeyden önce, Emir Al-Colani İsrail'i destekliyor. İktidara gelir gelmez bunu söyledi. Hem İsrail'i destekleyip hem de Filistinlileri savunmak çok zor. Ama Emir El Colani ve etrafındaki grup Müslüman Kardeşler'dir. Hamas ise Müslüman Kardeşler'in Filistin koluydu."
Ancak Colani Filistin direnişinin silahlarını Suriye'de bırakması gerektiğini söyledi.
Evet, zaten çok fazla silah topladı ama bunu söylediğinde farklı Filistinli gruplara Şam'da bir taahhüt imzalattı ama ne Hamas ne de El Fetih bu belgeyi imzaladı.
Colani, “Halkımız yoruldu, başka bir savaş istemiyoruz” dediğinde bu aslında İsrail’e bir mesaj mıydı?
"Evet, İsrail topraklarını Golan Tepeleri'nin zaten işgal altında olan kısmı ve Birleşmiş Milletler'in tampon bölgesi üzerinden 30 kilometre daha genişletti. Dahası, Hermon Dağı'nı ilhak ettiler. Bu da artık Türkiye de dahil olmak üzere tüm bölgeyi dinleme imkanına sahip oldukları anlamına geliyor. Hermon Dağı'nı ilhak ederek, Hermon Dağı'na tüm Suriye'yi izlemelerini ve aynı zamanda Türkiye'deki iletişimi dinlemelerini sağlayacak gözetleme araçları kurabilecekler."
Şimdi Suriye'deki manzara şöyle mi? Bir Kürdistan olacak, aynı zamanda Suriye topraklarında İsrail'in işgali olacak. Ve Suriye'de bir şeriat hükümeti kurulacak...
"Ancak Kürdistan'ın Kürtler tarafından yönetileceğini söylediklerinde şüphelerim var çünkü mevcut Irak Kürdistanı İsrailliler tarafından yönetiliyor ve Suriye'deki mevcut Kürt bölgesi ABD tarafından yönetiliyor. Kürtler sadece vitrin süsü."
Peki Suriye'de başka bir özerk bölge mi olacak yoksa sadece Kürtler mi? Ya da Dürziler?
"Belki Dürziler, evet. Güney Suriye'de İsrail tarafından yönetilecek bir Dürzi devleti kuralabilir."
Batı entelijansiyasının Suriye konusunda iyi bir sınav verdiğini düşünüyor musunuz?
"Hayır. Batılılar, genel olarak, İngilizlerin ve ABD'nin Suriye'de neyi organize ettiğini anlamakta tamamen başarısız oldular. Biliyorsunuz, Fransa'da Şam'ın düşmesinden hemen önce müzakereler vardı. Ve Cumhurbaşkanı Macron'un özel temsilcisi Bay Jean-Yves Le Drian, gelecekteki Suriye hükümetinin yapısını müzakere etmişti. Ve bu hükümet açıklandığında, kandırıldığını, tamamen kandırıldığını, kendisine vaat edilenden başka bir şey olduğunu fark etti. İşte bu yüzden, Batılılar genel olarak orada neler olup bittiğini anlayabilecek kapasitede değiller.
"CNN haberlerini izlediğimde Suriye'yi suçluyorlar ama hiçbir şey gösteremiyorlar"
"Kaybeden taraf ile ilgili haberler beni çok şaşırttı. Çünkü bize Beşar Esad'ın bir suçlu olduğu, insanların her yerde işkence gördüğü ve hapsedildiği söylendi. Her sabah kahvaltıda kızarmış bir çocuk yediğini fark etmedim. Aslında CNN haberlerini izlediğimde Suriye'yi suçluyorlar ama hiçbir şey gösteremiyorlar. Gösterdikleri tek şey raporlar, tamamen uydurma sahneler. Ve bu insanların dedikleri gibi hapsedildiklerini ve işkence gördüklerini görmedim."
Kaynak: Ulusal Kanal Haber Merkezi