İklim krizine karşı yeni yol haritası: "Suya Duyarlı Şehirler" dönemi başlıyor
Artan çevresel tehditler, kentleri suyla barışık ve afetlere dayanıklı bir yapıya kavuşturma zorunluluğunu gündeme taşıdı. İTÜ’den Prof. Dr. Hayriye Eşbah-Tuncay’ın öncülüğünde yürütülen “Suya Duyarlı Şehirler” semineri, yeşil ve mavi altyapı konusunda yol gösteriyor.
İklim krizinin tetiklediği afetlerin sıklığı ve etkisi her geçen gün artarken, şehirlerin planlama süreçleri de bu gerçekliğe göre şekillenmeye başladı. Suya duyarlı şehirler oluşturma hedefi, afetlere dayanıklı, sağlıklı ve sürdürülebilir kentlerin kurulmasında kritik bir rol oynuyor. Doğal ve yapılı çevrelerin uyum içinde olduğu kentlerde sosyal, fiziksel ve ekonomik koşullar sürdürülebilir bir ilişki içerisinde birbirini desteklerken; su ise bu sistemin vazgeçilmez öğesi olarak öne çıkıyor.
İnsanların daha sağlıklı bir çevrede yaşaması, ekonomik, ekolojik ve sosyal yapıyı doğrudan ve olumlu şekilde etkiliyor. Yaşamın vazgeçilmez bir bileşeni olan su ise, bu sağlıklı çevrenin inşasında her zamankinden daha kritik bir rol üstlenmekte. Giderek azalan ve bu nedenle yönetimi daha da güçleşen su kaynakları, 21. yüzyılın iklim değişikliğiyle mücadele eden dünyasında bizlere, bu hayati unsurla çok daha bilinçli ve dikkatli bir şekilde yaşamak zorunda olduğumuzu hatırlatıyor.
2030 SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA HEDEFLERİNE UYUM
Birleşmiş Milletler'in 2015 yılında yayımladığı 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi'nde yer alan 17 hedefin büyük bir bölümü, doğrudan ya da dolaylı olarak suyla ilişkili. Şehirlerdeki çeşitli antropojen unsurlar nedeniyle su kalitesinin düşmesi, kirlilik, tuzluluk, ötrofikasyon, müsilaj gibi durumlar son yıllarda baş edilmesi zor çevre problemlerine yol açıyor.
Prof. Dr. Hayriye Eşbah-Tuncay’ın da belirttiği gibi, bu problemlere karşı yeşil ve mavi altyapılar devreye alınmalı. Bu altyapılar yalnızca günlük su ihtiyacını karşılamakla kalmıyor, aynı zamanda afetlere karşı dirençli kentler oluşturmanın da temelini oluşturuyor.
YEŞİL VE MAVİ ALTYAPI ŞART
Kentlerde büyük maliyetlerle kurulan atık su arıtma tesislerinin yükünü azaltmak ve doğadaki su döngüsünü desteklemek için yeşil ve mavi altyapı sistemlerinin devreye sokulması gerekiyor. Bu altyapılar sadece su ihtiyacını karşılamakla kalmıyor; aynı zamanda şehirleri iklim kaynaklı afetlere karşı da dayanıklı hale getiriyor.
Türkiye'nin iklim eylem planlarında belirlenen hedeflere ulaşabilmesi için su yönetimi alanında daha cesur ve kapsamlı adımlar atılması gerekiyor. Bu bağlamda düzenlenen “Suya Duyarlı Şehirler” başlıklı seminerde, özellikle şehir içindeki yağmur suyu akışlarının kontrolüyle ilgili çözümler ele alınıyor. Etkinlikte, tasarımcılar ve karar verici kurumlar için suya duyarlı kent modellerine yönelik yol haritaları sunuluyor.
PEYZAJ MİMARLIĞININ ÖNCÜ İSMİ
İstanbul Teknik Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hayriye Eşbah-Tuncay, suya duyarlı şehirler başlıklı seminerde, karar vericilere ve tasarımcılara yol gösterici bilgiler sundu. Harvard Üniversitesi’nde Fulbright Öğretim Üyesi olarak görev yapan Tuncay, kentsel, kırsal ve kültürel alanlarda doğa-insan ilişkisini güçlendiren projeleriyle tanınıyor.
Tuncay, Peyzaj Mimarlığı ve Kentsel Tasarım Programlarında stüdyolar yürütmekte, lisans ve lisansüstü dersler vermektedir. Saygın bilimsel dergilerde ve profesyonel magazinlerde 150’den fazla yayını bulunan Tuncay’ın çalışmaları TÜBİTAK ve AB projeleriyle desteklenirken, Amerika, Avrupa ve Asya’daki sayısız tasarım okullarında atölye çalışmaları ve davetli konuşmaları mevcut. Tasarımcı kimliği ile önemli sayıda ulusal ve uluslararası tasarım ödülüne layık görülmüştür. Arizona State Üniversitesi’nde Çevre Tasarımı ve Planlaması alanında doktorasını, University of Arizona’da ise Peyzaj Mimarlığı alanında yüksek lisansını tamamlayan Tuncay, aynı zamanda Türkiye Peyzaj Mimarları Odasına kayıtlı Peyzaj Mimarı, ICOMOS ve Amerikan Peyzaj Mimarları Derneği üyesidir.
Fed faiz kararını açıkladı!Ekonomi
İzmir’de şok cinayet! Sigara içen yolcuyu uyardı, canından olduYurt