İran sandık başına gidiyor

İran Cumhurbaşkanlığı seçimlerine saatler kala Ulusal Kanal seçim sürecinin nabzını Tahran'da tutuyor. Kamuoyu araştırmalarına göre süreci hangi aday önde götürüyor? Yeni hükümetin ABD ile ilişkilerde tavrı ne olacak? İran seçimleri bölgesel anlamda neden önemli? Sonuçlar Türkiye ve İran ilişkileri açısından hangi sonuçları beraberinde getirecek? İranlı siyaset bilimci Doktor Seyyid Rıza Sadr El Hüseyni süreci Ulusal Kanal'a değerlendirdi.

İran sandık başına gidiyor

Haber: Yakup Aslan / Kamera: Muhammed Şahintekin

İran İslam Cumhuriyeti 18 Haziran Cuma günü sandık başına gidiyor.Ulusal Kanal seçimin nabzını İran'ın başkenti Tahran'da tutuyor.

İranlı siyaset bilimci Doktor Seyyid Sadr El Hüseyni, sürece ve sonuçlarına ilişkin Ulusal Kanal'a özel değerlendirmelerde bulundu.

İran'lı seçmenin sandık başına gitmesine sayılı saatler kala son anketler ne diyor? Sandıktan çıkan yeni hükümet Türkiye ile ilişkilerde nasıl bir seyir izleyecek?

İranlı siyaset bilimci Doktor Seyyid Rıza Sadr El Hüseyni konu ile ilgili şunları söyledi:

- Kamuoyu yoklamalarına göre Ayetullah İbrahim Reisi'nin seçimin galibi olacağı yönünde sonuçlar bulunuyor. Ancak terörle mücadele konusunda hangi hükümet olursa olsun bölgedeki dost ülkeleri ile yakın işbirliğine devam edecek. Türkiye ve İran tarihsel bakımdan özelikle İran İslam Devrimi ardından terörle mücadele konusunda yakın ilişkileri ve işbirlikleri olan iki komşu ülkedir. Ve ülkelerimizin sınırlarının güvenliksiz koşullar oluşmaması için yoğun çaba harcadık. Hangi hükümet gelirse gelsin PKK ve İran Kolu PEJAK konusunda oldukça hassasız ve işbirliğimiz ortak mücadelemiz var ve bu devam edecek, bölgede ne Türkiyeyi nede İran'ı tehdit eden bir terör örgütüne müsaade edilmeyecek.

Bölgesel işbirliği konusunda İran'ın devlet politikası olduğuna vurgu yapan siyaset bilimci, yeni gelen hükümetin de bu politikalar doğrultusunda bölgesel çalışmalarda kararlılıkla devam edeceğine dikkat çekti:

- Türkiye ile bölgesel meselelerde de birlikte çalışıyoruz, Suriye konusunda da, biz seçilmiş ve uluslararası makamlarca meşru olduğu ilan edilmiş olana Şam hükümeti ile birlikte terörle mücadele ediyoruz, elbette Suriye konusunda Türkiye ile ihtilaflarımız var, ancak çözüm için ise Soçi ve Astana süreçlerini birlikte yürütüyoruz, terörizmle mücadele ve Suriye'nin toprak bütünlüğü konusunda biz Türkiye ile aynı görüşteyiz.

İran, Türkiye ve Irak'ın terörle işbirliği konusunda ortak mücadele etmesinin gerekliliğine dikkat çeken Sadr El Hüseyni, kesin ve kalıcı çözümün bölgesel birliktelik ile geleceğini söyledi:

- Bölgede önemli komşulardan biri de istikrarını güçlendirmeye çalışan Irak'tır, sınır güvenliği ve terörle mücadele konusunda Türkiye, İran ve Irak arasında çeşitli taktiksel faklılıklar bulunuyor ve buda yanlış anlaşılmalara sebebiyet veriyor.Bölgede etkili terörle mücadele için, Türkiye, Irak ve İran İslam Cumhuriyeti'nin ortak bir terörle mücadele komitesi oluşturmasının en uygun adım olacağı kanaatindeyim. Üç ülkeyi de tehdit eden terör örgütleri ile mücadelede işbirliğinin sağlanmasının daha hızlı ve kesin sonuca ulaştıracak görüşündeyim.

Seçim sonuçlarının ABD ve İran ilşkilerinde önemli bir değişikliğe neden olmayacağını vurgulayan Sadr El Hüseyni, İran dış siyasetinin devlet politikası temelli olduğuna dikkat çekti:

- İran İslam Cumhuriyeti'nin dış siyasetinin belirlenmesinde ile seçilen hükümetlerin etkisi oldukça küçüktür. İran'ın dış siyasetinin yön verici merkezi Milli Güvenlik Şurası'dır. Cumhurbaşkanı sadece görüşlerini bildirerek bu şura ile birlikte çalışır. İran'da Muhafazakar yada Reformcu bir hükümetin gelmesi bu anlamda İran dış politikasını etkilemez. Dış politikada Özellikle ABD ve Siyonist Rejim ile ilgili politikalarda, hangi fraksyondan bir hükümetin ülkeyi yönettiğinin bir önemi yoktur, bu devlet politikasıdır ve siyonist rejim bizim kırmızı çizgimizdir.

İran İslam Cumhuriyet'nin İslam İnkılabının ardından geliştirdiği sandık geleneğinin bölgedeki çoğu ülke açısından örnek teşkil ettiğini söyleyen İranlı siyaset bilimci, emperyalizmin bölgede seçilmiş yöneticileri istemediğinin altını çizdi:

- Sulta düzeni bölge ülkelerinin istikrarlı ve güçlü olmasını istememektedirler çünkü seçimlerle gelen hükümetler halk desteği aldıkları için güçlü olurlar. Batı Asya'da bazı ülkelerde halkın oy verme gibi bir seçeneği yok ancak İran İslam Cumhuriyeti vatandaşları yönetimde hak sahibi olduğu, kendi geleceğini belirleyen ve yönetimi belirleyen bir konuma sahiptir. İran İslam Cumhuriyetinin hiçbir yöneticisi seçilmeden ülkeyi yönetmemiştir. İran İslam Cumhuriyeti'nin seçim ve sandık geleneği bölgedeki bir çok ülke için örnek bir olgu olarak karşımızdadır işte bu nedenle bölge açısından da oldukça önemlidir.

# abd # türkiye # iran # ulusal kanal # terörle mücadele # Batı Asya # sandık # tahran # şam # iran islam cumhuriyeti # kamuoyu