“Soykırım“ demedi hapse katıldı

Sözcü gazetesi yazarı Soner Yalçın, Hakikat isimli köşesinde 24 Nisan Sözde Ermeni soykırım iddialarını akademisyen-yazar Mehmet Perinçek’e sordu. Perinçek, Osmanlı’nın bir vatan savunması verdiğini ifade etti

“Soykırım“ demedi hapse katıldı

İşte gazeteci yazar Soner Yalçın’ın, “Soykırım” demedi hapse atıldı başlıklı bugünkü yazısı

36 yaşında…

İngilizce, Almanca, Rusça ve Osmanlıca biliyor.

Onbeş yıldır Rusya devlet arşivlerinde “Ermeni Meselesi” üzerine araştırmalar yapıyor.

Ermeni meselesi üzerine yazdığı kitaplar ve konuyla ilgili yayınladığı belgeler şunlar:

- B.A. Boryan’ın gözüyle Türk-Ermeni çatışması,

- Rus Devlet Arşivlerinden 100 Belgede Ermeni Meselesi,

- Rus Kafkas Ordusu Kurmay Başkanı Tuğgeneral L. Bolhovitinov,

- Taşnak Partisi’nin Yapacağı Bir Şey Yok,

- A.A. Lalayan Taşnak Partisi’nin Karşı Devrimci Rolü,

- Karibi Ermeni İddialarına

Yanıt,

- Diasporadaki Taşnaklar,

- Çarlık Polis Raporlarında Taşnaklar…

Adı; Mehmet Perinçek.

Bugün malum gün; 24 Nisan

Her yıl olduğu gibi Batı gündemine “Ermeni soykırım” iddiaları getiriliyor.

Mehmet Perinçek’e iddiaları sordum…

Ruslar Ermeniler’i astı

Soru: Rus belgeleri Ermeni-Osmanlı ilişkisini nasıl değerlendiriyor?

Yanıt: 15 senedir birçok farklı Rus devlet arşivinde bu konu üzerine çalıştım. Bu arşivler, Ermeni meselesi açısından zengin kaynaklar sunuyor. Gerek Çarlık Rusya gerekse Sovyetler Birliği, 1915 olaylarına, öncesine ve sonrasına en yakından tanıklık eden devletlerdir

Çarlık arşiv belgelerine göre; Ermeniler, emperyalist devletlerin müdahalesine kadar, Osmanlı’da iyi şartlarda yaşamışlar; özellikle Osmanlı Devleti tarafından desteklenmiş ve korunmuşlardır. Çarlık yetkililerinin yazışmaları göstermektedir ki, Osmanlı Ermenileri’nin yaşam koşulları Rusya Ermenileri’ne oranla daha iyidir. Osmanlı hakim sınıfları açısından sömürüde milli ayrım asla söz konusu olmamıştır. Dolayısıyla Ermeniler’in yaşadıkları sorunlar, bir Türk’ün, yaşadığından farklı değildir.

Soru: Rusya belgeleri 1915’e “kırım” mı yoksa “soykırım” mı diyor?

Yanıt: Belgeler soykırım değil, karşılıklı kırımın yaşandığını; bu karşılıklı kırımın Batılı emperyalist devletler ve Çarlık Rusya tarafından kışkırtıldığını; buna karşılık Osmanlı’nın bir vatan savunması verdiğini, hukuki tabirle meşru müdafaa eylemi için bulunduğunu ispatlıyor.

Biliyorsunuz, tehcir kararı ve uygulaması, savaş önlemidir. Bu önlem teamüli hukukun bir unsurudur ve bugün Cenevre sözleşmelerine ek 2. protokolün 17. maddesinde tedvin edilmiştir.

Rus belgelerinde Osmanlı’yı işgal planları çerçevesinde Ermeniler’e iki görev yüklenildiği görülmektedir.

Birincisi, Ermeniler, cephe gerisinde ayaklanma çıkararak Osmanlı ordusunu zaafa uğratacaktır.

İkincisi ise, Ermeni gönüllü birlikleri yoluyla Osmanlı ordusunun savunma hattını yırtarak Rus işgalini kolaylaştırmaktır.

Bu temelde Rus ve Ermeni yetkililerin yazdığı sayısız rapor vardır.

Her iki görevin yerine getirilmesinde Osmanlı Ermenileri aktif rol oynamıştır. Mesele birkaç Taşnak’ın işinden ibaret değildir. Geniş Ermeni kitleleri gönüllü birliklerin oluşturulmasında ve ayaklanmaların çıkartılmasında yer almıştır. Arşivler, Çarlık ordularına hizmet etmek ve gönüllü birliklerde Türklere karşı savaşmak için Osmanlı Ermenileri’nin Rus yetkililere başvurularıyla doludur.

Diğer taraftan Çarlık generallerinin ve subaylarının yazdığı yüzlerce rapor ve Çarlık askeri mahkemelerinin yüzlerce tutanağı ve kararları göstermektedir ki, I. Dünya Savaşı sırasında işgal edilen bölgelerde Ermeni gönüllü birlikleri Müslüman halka karşı vahşi katliamlara girişmiş ve mallarını yağmalamıştır.

Belgelere göre bunlar, sistematik bir biçimde yapılmıştır ve ırkçı nefrete dayanmıştır. Ermeni çetelerini kullanan Rus komutanları bile bu vahşet karşısında dehşete kapılmıştır. Birçok Ermeni subay ve askeri, bu nedenle Rus askeri mahkemelerinde yargılanmış ve idam cezasına çarptırılmıştır. Bu katliamların ve yağmaların tehcirden önce başlaması da ayrıca önem taşımaktadır.

Soru: Bolşevikler konuya nasıl yaklaşıyor?

Yanıt: Lenin ve Stalin’in el yazısı metinleri var. Gizli yazışmalar, politbüro raporları vs. Bir trajedi yaşanmış tabi; ama tek taraflı değil. Bu trajedinin sorumlularını ise Ermenileri kullanma politikası güden emperyalist devletler ve onların planlarına alet olan Taşnaklar olarak değerlendiriyorlar. Türk Ordusu ile Kızıl Ordu arasında Taşnaklara karşı yapılan işbirliğine dair belgeler de önemli. Ortak operasyonlar düzenleniyor.

Şaka değil

Soru: Erdoğan Hükümeti’nin “Ermeni açılımı” bu tabloda nereye oturuyor?

Yanıt: Türkiye-Ermenistan sınırının açılması planı ABD projesiydi. ABD, Ermenistan’ı Rusya’dan kopararak Türkiye üzerinden Washington’a bağlamak istiyor. Birkaç sene önce Türkiye’de ortaya konan “Ermeni açılımı” ve ardından imzalanan Türk-Ermeni protokolünün altında yatan gerçek buydu. Erdoğan bu açılımı ve protokolleri, Türk halkından ciddi tepki gelince hayata geçiremedi.

Soru: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Doğu Perinçek’in başvurusunu “soykırım yoktur” diye değerlendirebilir miyiz?

Yanıt: AİHM, “1915 olaylarının” tarihsel ve hukuki olarak BM’nin 1948’de tanımladığı “soykırım” kavramından ve Nazilerin Yahudiler’e uyguladığı soykırımdan farklı olduğunu net bir şekilde izah etti. Böylece hukuki kavram olan “soykırım” üzerine tartışmalar da gerçek bir zemine oturmuş oluyor.

Bu karar, sözde soykırımla ilgili tartışmaların siyasete alet edilmesinin önüne geçebilecek imkanlar sunuyor. Avrupa parlamentolarında alınan soykırım kararlarının geçersizliği tescilleniyor. En önemlisi bu karar, bir emsal niteliğindendir ve ilgili uluslararası sözleşmenin altında imzası bulunan bütün devletleri bağlamaktadır.

Soru: Ergenekon davası çerçevesinde tutuklanmanızla bu çalışmalarınız arasında bağ kuruluyor?

Yanıt: Şaka değil. Gerçekten iddianamede Ermeni meselesiyle ilgili çalışmalarım, bu konuda milli hassasiyetleri kullanarak sözde Ergenekon Terör Örgütü adına faaliyet yürütmek ve propagandasını yapmak olarak değerlendirilmişti. Sempozyumlara sunduğum tebliğler, Dışişleri Bakanlığı’yla yaptığım telefon görüşmeleri suç delili olarak

yer aldı!

# Soner Yalçın # sözcü gazetesi # 24 nisan