Ayşe Barım davasında ara karar açıklandı
Gezi Parkı soruşturması kapsamında "darbeye teşebbüse yardım" suçlamasıyla tutuklanan ünlü menajer Ayşe Barım, ilk kez hakim karşısına çıktı. Duruşmaya ünlü isimler akın etti, salonda alkışlar yükseldi. Barım’ın savunması dikkat çekerken, mahkeme tutukluluğun devamına hükmetti.
İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, sanık Ayşe Barım ve avukatları hazır bulundu. Duruşmayı takip etmek üzere Serenay Sarıkaya, Merve Dizdar, Hande Erçel, Halit Ergenç, Bergüzar Korel, Metin Akdülger, Zerrin Tekindor, Ezgi Mola, Selma Ergeç ve Hakan Kurtaş gibi birçok ünlü isim adliyeye geldi.
Barım’ın salona girdiği anda izleyiciler "Hoş geldin Ayşe" diyerek alkışlarla destek verdi.
Savunma ve tanık ifadelerinin ardından mahkeme Ayşe Barım'ın tutukluluğuna devam kararı verildi. İkinci duruşma 1 Ekim'de görülecek.
"BENİMLE İLGİLİ İDDİALAR ASILSIZDIR"
"Benimle ilgili iddialar asılsızdır” diyerek savunmasına başlayan Ayşe Barım, oyuncuları Gezi Parkı eylemlerine yönlendirmediğini ifade etti. Barım, Osman Kavala ile yalnızca bir film projesi kapsamında görüştüğünü belirterek şunları söyledi:
"23 yıldır menajerlik yapıyorum. 23 yıldır ekibimle birlikte çok büyük başarılara imza attık ama bir anda sosyal medyada hakkımda iftira kampanyasıyla, büyük bir karalama kampanyası başlatıldı. Avukatım aracılığıyla itiraz etmek istedim fakat kimlikleri bulunamadı. İlk kampanya, benim birlikte çalışmaktan gurur duyduğum bir kadın oyuncu üzerinden gayriahlaki para kazandığım iddiasıydı. Avukatlarım bunları yayanların kimliğini tespit edemiyordu. Benim için sektörde tekelci, olumsuzlukların sebebi gibi gözüktüğüm yeni bir kimlik yaratıldı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hakkımda şantaj konulu bir soruşturma başlatıldı. Yaklaşık 10 gün sonra, yine düğmeye basılmış gibi, benim Gezi Parkı olaylarını yönlendirdiğim, oyuncuları oraya götürdüğüm gibi beni şantajcı, provokatör gibi gösteren iddialar döküldü. Gezi Parkı 12 yıl önceydi. Davalar açıldı, soruşturmalar yapıldı. Bu soruşturmaların hiçbir anında ne şüpheli ne sanık ne de tanık olarak ismim geçmedi. Ben 12 yıl sonra nasıl bu suçlamayla suçlanıyorum, anlamıyorum. 2015 yılındaki ID İletişim oyuncuları listelenmiş; ama 2013 yılında ID İletişim'de 43 oyuncu vardı ve bu oyuncuların sadece 13'ü Gezi Parkı'na kendi istekleriyle gitmiştir. Benim Gezi Parkı'nda sadece aynı kıyafetle gittiğim fotoğraflar var çünkü sadece bir gün gittim. Oyunculardan biri bir gün Gezi Parkı'na gideceklerine dair bir tweet atıyor, ben de retweetliyorum ve onlarla gidiyorum."
“ZATEN OYUNCULARIM ORADA OLDUĞU İÇİN GİTTİM”
Barım, "Ben gittiğimde bazıları zaten oradaydı. Zaten dizi oyuncularım orada olduğu için ben de gittim. Oraya her gün bir dolu ünlü gidiyordu; hatta bu yüzden basın sıkı takipteydi. Basın da orada olduğu için oyuncular bir açıklama yapmak istediler ve elden ele megafonla açıklama yaptılar. İddianamede bu oyuncuların hepsinin fotoğrafları, kimlerin ne açıklama yaptığı yazıyor. Orada benimle çalışmayan birçok oyuncu da vardı. Ama iddianamede sanki bütün ünlüler oraya gitmiş ve hepsi ID İletişim'de çalışıyormuş gibi gösterilmiş. Oyuncuların çoğu o zamanlar bizimle çalışmıyordu." ifadelerini kullandı.
Barım, “Eğer yönlendirmiş olsaydım, başarılı bir menajer olarak 43 oyuncudan sadece 13’ünü mü örgütleyebilmişim?” diye sordu ve savcılığın ifadeye çağırdığı 9 oyuncunun da Gezi Parkı’na kendi istekleriyle gittiklerini belirttiğini söyledi.
“Ben birçok oyuncuyla telefonda görüşüyorum, menajerliğimde olmayan oyuncularla da görüşüyorum. Bunu mesleğim gereği yapıyorum. Savcılık 9 oyuncuyu ifadeye çağırdı, bu 9 oyuncu da kendi istekleriyle Gezi Parkı'na gittiklerini belirtmişler. Ama bunlar iddianameye konulmadı. Bu durum beni çok korkutuyor. Bizim oyuncularla olan iletişimiz tehdit, şantaj üzerine zaten olamaz; ben onlara hizmet sunuyorum. Lehime olan bu delillerin geri çekilmesini, yani dosyada olmamasını da dikkate almanızı istiyorum." diyen Barım, lehine olan delillerin dosyada yer almamasından duyduğu endişeyi dile getirdi.
KAVALA İDDİASINA SERT YANIT
Barım, iddianamede yer alan Osman Kavala ile görüşme iddialarını da reddederek, "Osman Kavala ile irtibatım 2014'te başladı. Ben 2013'te Osman Kavala'yı hiç tanımıyordum. Hiç irtibatım yoktu çünkü sonradan tanıştım. Ama iddianamede Osman Kavala'yla görüştüğüm yazılmış. Osman Kavala'yla daha sonra görüşmemin nedeni de Fatih Akın'ın çektiği bir film üzerine iş gereği görüştüm. Beni Osman Kavala'yla Fatih Akın tanıştırıyor. Zaten bunu da ben tutuklandıktan sonra kendisi, bizi tanıştırdığını sosyal medya üzerinden açıklamış. Çiğdem Mater ile Boğaziçili olduğumuz için tanışıyoruz. Oyuncular da Boğaziçi'ne gidip oyuncularla sohbet etmeyi sevdiği ve söyleşi yaptığı için, vaktim oldukça ben de giderken onlara eşlik ediyordum. En son 2019'da görüşmüşüm kendisiyle."
“ALABORA’YI BİLDİRİ YAYINLAMAMASI İÇİN UYARDIM”
Savunmasında Mehmet Ali Alabora ile ilgili iddiaya da değinen Barım, “Bir tweet atmıştı ve birçok insan tarafından eleştirilmişti. Sinemacı arkadaşlar ise destek için bir bildiri yazmışlardı. Bildiri bana da geldi. Ben de bildiriyi görünce Mehmet Ali Alabora’yı arayıp ‘Lütfen bunu yayınlamayın’ diye konuştum. Yayınlanmayan bir bildirinin suç unsuru olarak görülmesine anlam veremiyorum” dedi.
“SADECE BİR GÜN GİTTİM, ORGANİZATÖR OLMAM MÜMKÜN DEĞİL”
Barım, hakkındaki suçlamalara ilişkin savunmasında şu ifadeleri kullandı: "Metin Yıldız ve Enver Aysever, ben tutuklandıktan sonra benimle ilgili sorunlarını dile getirmişler. Sonra bu insanlar ifadeye çağırılmışlar ve onlara 'Ayşe Barım'ın Gezi Parkı'yla alakası var mı?' diye sorulmuş; onlar da bilmediklerini belirtmişler. Ben hiçbir şeye teşebbüs etmedim. Benim onurumun, itibarımın, ülke sevgimin böyle ayaklar altına alınmasına isyan ediyorum. İddianamede lehime hiçbir delil girmedi. MASAK raporlarında da hiçbir finansal ilişkim yok, hiçbir suç unsurum yok. HTS kayıtlarında geçen bütün kayıtlara baktığınızda ben daha çok Ege kıyılarındayım, yurt dışındayım. Yani bir organizatörün bir kere gittiği organizasyonun organizatörü olmasının imkanı yok."
TANIKLAR BARIM’I DESTEKLEDİ
Duruşmada tanık olarak dinlenen PR ajansı sahibi Banu Kamil Zeytinoğlu, “Örgütleme konusunda bir bilgim yok, böyle bir şey olduğuna da zannetmiyorum. Ben o dönem Gümüşsuyu'nda oturuyordum. Orada oturduğum için Gezi Parkı'ndan geçmek zorunda kalıyordum ama fiilen Gezi Parkı'nda hiçbir zaman bulunmadım. Hangi bildiriden bahsettiğinizi bilmiyorum.” ifadelerini kullandı. Tanık Metin Yıldız, “Ayşe Barım'ı tanımıyorum. Olaylar hakkında hiçbir fikrim ve bilgim yok. Daha önce verdiğim ifadem mesleğim, menajerlikle alakalıydı” derken, oyuncu Şebnem Sönmez ise “Gezi Parkı’na katılmamda Ayşe Barım’ın asla katkısı olmamıştır” dedi.
İDDİANAMEDE DETAYLI HTS KAYITLARI
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan 171 sayfalık iddianamede, Gezi süreci ve eylemlerin planlanmasına ilişkin sanıkların rolü anlatılıyor. HTS incelemelerine göre, Barım’ın Gezi Parkı eylemlerinin başlangıcı olan 30 Mayıs 2013’te Mehmet Ali Alabora ile ilk irtibatı kurduğu, son görüşmenin ise 19 Haziran 2013’te gerçekleştiği, bu tarih aralıkları dışında Alabora’yla teması olmadığı belirtildi.
Barım’ın sahibi olduğu ID İletişim Danışmanlık Anonim Şirketi’ne bağlı sanatçılarla birlikte sosyal medya üzerinden "occupyturkey" ve "DirenGeziParkı" etiketlerini sistemli şekilde paylaştıkları öne sürüldü. İddianamede, “Sanık Ayşe Barım’ın sanatçıları sistemli şekilde Gezi Parkı’na topladığı, kalkışma hareketinin başlamasına aktif rol üstlendiği” yönünde değerlendirme yapıldı.
Barım’ın Alabora ile 3, Osman Kavala ile 39, Çiğdem Mater ile 14 kez görüştüğü de iddianamede yer aldı. Tutuklu sanık Ayşe Barım’ın, “cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüse yardım etme” suçundan 22 yıl 6 aydan 30 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi.
Kaynak: Anadolu Ajansı
Bingöl'de ekmek pişirirken benzin bidonu patladı: 6 kişi yaralandıGündem
Belediye operasyonlarında itirafçı olan Aziz İhsan Aktaş kimdir?Gündem