'Türk-Altay Kuramı' ilk ödülünü aldı

Prof. Dr. Semih Güneri'nin Kaynak Yayınları'ndan çıkardığı 'Türk-Altay Kuramı' kitabı, Elginkan Vakfı 2018 Yılı Türk Kültürü Araştırma Ödülü'nü aldı. Güneri, ödüle ilişkin duygularını ve önümüzdeki dönem yapacağı çalışmalarını Aydınlık'a anlattı.

'Türk-Altay Kuramı' ilk ödülünü aldı

SEVCAN ÖKTENSOY

Geçmişte Prof. Dr. Bozkurt Güvenç, Prof. Dr. Kemal Eraslan, Prof. Dr. Günay Karaağaç, Prof. Dr. Özdemir Nutku gibi isimlerin de ödül aldığı, Elginkan Vakfı tarafından Türk Kültürü ve Teknoloji alanındaki araştırma, çalışma ve hizmetlere destek olmak amacıyla ilk kez 2006 yılında hayata geçirilen Türk Kültürü Araştırma ve Teknoloji Ödülleri Programı’nın 13'üncüsü yapıldı.

Prof. Dr. Semih Güneri’nin 2018 Mart ayında Kaynak Yayınları tarafından okuyucuları ile buluşan ve çıktığı günden beri büyük ilgi uyandıran kitabı ilk ödülünü aldı. Prof. Güneri, Kuzey Asya’da Türk kültürü üzerine yoğunlaştırdığı 20 yılı aşan arkeolojik çalışmalarını topladığı “Türk-Altay Kuramı” adlı çalışması ile Elginkan Vakfı 2018 Yılı Türk Kültürü Araştırma Ödülü’ne layık görüldü.

'PEK ÇOK BAKIMDAN DÜNYADA TEKTİR'

24 Haziran günü İstanbul Renaissance Polat Hotel’de yapılan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile açılan ödül töreninde Prof. Güneri ödülünü aldıktan sonra yaptığı konuşmada şunları ifade etti: “2013’e kadar Türk tarihini yazmak gibi doğrudan bir düşüncem olmadı. Yıllardır yaptığım şey, Türk dili konuşan halkların Kuzey Asya bozkır kültürleri içindeki varoluş koşullarını anlamaya çalışmaktan ibaretti. Çalışmalarım Türkiye’de ve yurt dışında yapılan bilimsel toplantılarla ve yayımlarla bilim dünyasına duyuruldu. Belli bir tarihten sonra yeni bir Türk tarihi tezi geliştirmekte olduğumuz iyice belirginleşti. “Türk-Altay Kuramı” kavramı da doktora öğrencilerimle birlikte yürüttüğümüz arazi ve teorik çalışmalarımızın bitimine yakın ortaya çıktı. Kuram üzerinde son çalışmalar 2016-2017 döneminde TÜBİTAK bursuyla bulunduğum Rusya Bilimler Akademisi, St. Petersburg Arkeoloji Enstitüsünde tamamlandı. Türk-Altay Kuramı, arkeolojik belgeler üzerinden Türklerin Kuzey Asya’daki erken tarihini yazan özgün bir çalışmadır. Türünde pek çok bakımdan dünyada tektir.

Kuram’a göre Türk-Altay kavramı, Batılıların Ural-Altay ya da Altay diye icat ettiği kavramların yerini alır. Bu hipotezler bizim değil Batılılarındır. Onların ürettiği hazır hipotezlerdir ve yıllar yılı ülkemizde yeterince ilgi görmüştür. Örneğin bu hipotezlere göre Moğolca ile Türkçe akraba dillerdir. Bu doğru değil. Moğolca ve Türkçe bugün farklı iki dildir. Birbirine benzemezler. Türk-Altay Kuramı’na göre Moğolca, Mançu-Tunguzca, Sümerce, Hattice, Dravidce, Elamca vs. gibi Kuzey Asyalı agglütinativ dilleri içine alan Arkaik Lena-Yenisey Dili, MÖ 12,000’lerden önce tek bir dil idi. Bu tarihlerden sonra bu diller göçlerle birbirlerinden koptular ve M.Ö. yaklaşık altıncı binlerde artık farklı diller olma yolunda gelişimlerini tamamladılar”.

Prof. Güneri sözlerini şöyle sürdürdü: “Oysa Türk dili konuşan halkların Moğollardan ve diğer bozkır halklarından önemli bir farkı vardı. Türkler, kendi tarihini yazan metinlere sahipti. Bu yazılı belgeler bir yandan belli bir dönemin tarihi akışına ışık tutarken diğer yandan inanılmaz çeşitlemede ve bollukta bir arkeolojik belgeler grubunu niteliyor, kimliklendiriyordu. Kuram, temelde bu olgu üzerinden hareket eder. Dolayısıyla Kuram, Ural-Altay ve Altay hipotezlerini reddeder, onların yerine “Türk-Altay”ı önerir.

'YAPILACAK ÇALIŞMALARA CESARET VERECEKTİR'

Ödülünü aldıktan sonra Aydınlık’a konuşan Prof. Güneri şunları söyledi:

“Elginkan Vakfının verdiği Türk Kültürü Araştırma ödülünü önemsiyorum. Çünkü Türk kültürüne yönelik arkeolojik alanda yapılmış araştırmalara ödül verme fikri Türkiye’de henüz oluşmadı. Umarım ilgili diğer kurumlar Elginkan’dan ilham alır. Türk kültürü özel bir konudur ve bu konuda çalışan uzman ve kurumsallaşma Türkiye akademisinde yerleşmiş değildir. Avrasya erken Türk tarihi hâlâ çok eskimiş kaynaklardan yapılıyor ve devamlı tekrar ediliyor. Yeni keşifler bu alanda zaten ortada yok. Diğer yandan tarafımızdan yıllardır yürütülen araştırmalarımıza bugüne kadar çok ciddi bütçeler tahsis edildi, çok para, çok zaman harcandı. Çalışmalarımızda yüzlerce uzmanın emeği var. Ama sonuçta ciddi bir Türk tarih tezi ortaya konuldu: Türk-Altay Kuramı. Bu nedenle çalışmalarımızın böyle anlamlı bir ödülle kutlanması, onurlandırılması önemlidir. Bu vesile ile Elginkan Vakfı’nın değerli yöneticilerine bir kez de burada içten teşekkürlerimi sunuyorum. Bu ödül, eminim bundan sonra bu alanda yapılacak çalışmalara da cesaret verecektir”.

SİBİRYA'YA GİDİYOR

Semih Güneri meraklılarına da güzel bir haber verdi. Güneri, “İki hafta içinde Dokuz Eylül Üniversitesi keşif ekibi olarak anayurda, Sibirya’ya gidiyoruz. Kuram’a göre Türklerin anayurdu olan Baykal Gölü ile Angara Nehri arasındaki topraklarda Rus partnerlerimizle birlikte Paleolitik (Yontma Taş Devri) ve Neolitik (Cilalı Taş Devri) Çağ kazıları başlatıyoruz. Bu arada, Lena Nehri boylarında yeni petroglif araştırmalarına başlıyoruz” dedi.

Aynı gece Türk Kültürü dalında ödül alan diğer isimler ise şöyle:

Meslek hayatı boyunca yapmış olduğu çalışmalardan dolayı Prof. Dr. Zehra Toska, “Manisa Ağızları” adlı çalışmasından dolayı Prof. Dr. Ayşe İlker, “Dede Korkut” adlı çalışmasından dolayı Prof. Dr. Sadettin Özçelik.

Aydınlık gazetesi olarak Semih Güneri’yi kutluyoruz. Yazarın dönüşte Sibirya’da neler bulduğunu yapacağımız söyleşiyle okuyucularımızla paylaşacağız.

YARIM MİLYON İNSANA EĞİTİM VERDİ

Türk sanayinin önde gelen kuruluşlarından biri olan ECA ve Serel’in bağlı olduğu Elginkan grubu şirketlerinin kurucusu Ekrem Elginkan tarafından 1985 yılında “Biz sanayi ve ticari olarak büyüyeceğiz, bizden sonra mal varlığımızdan Türk Toplumu yararlanacak, bu şirketler, halkın malı olarak faaliyetlerine devam edecektir” diyerek kurulan vakıf özetle, Kültür değerlerimizi araştırmak, bilim teknoloji alanındaki faaliyetleri teşvik etmek, ülke sanayinin ihtiyaç duyduğu vasıflı işgücü yetiştirmek için okullar, eğitim kurumları açmak olarak özetlenebilecek faaliyetleriyle ön plana çıkmaktadır.

Vakıf bugüne kadar ülke çapında üç mesleki eğitim merkezi, üç lise, ilkokullar, anasınıfı binaları, spor salonları yemekhaneler açmış ve eğitim faaliyetlerinde açıldığı günden bugüne tam 463.215 kişiye eğitim verilmiştir. 2013’ten bu yana iki yılda bir Türk Dili Edebiyat Kurultayı düzenlemektedir. Ayrıca birçok alanda ödül ve burs vererek yurduna gerçek anlamda katkı sağlayan örnek vakıflardan biridir.

# kaynak yayınları # semih güneri