NATO'nun Türkiye'deki kanlı tarihi

NATO üyeliğiyle birlikte Türkiye'de Gladyo yapılanması da ortaya çıktı.Türkiye için dönüm noktası sayılabilecek birçok olayda Gladyo'nun parmak izlerini görmek mümkün. Türkiye'de yaşanan pekçok felaket NATO tezahında tertiplendi.

Oğuz POLATBİLEK

Türkiye son 70 yılda, gladyo operasyonlarıyla baş başa kaldı. Bu operasyonlar, kimi zaman suikast, kimi zaman toplumsal kışkırtma kimi zaman terör eylemleri olarak kendini gösterdi. Bahsi geçen bu olaylarda kullanılan örgütlerin adı değişse de kumanda merkezi hep aynıydı: NATO Gladyosu.

 "6-7 EYLÜL OLAYLARI"

Takvim yaprakları 15 Ağustos 1955'i gösteriyordu. İstanbul'da Rum ve Ermeni ailelerin kapılarına gizli eller tarafından haç işareti çizildiği fark edildi. 6 Eylül günü de Demokrat Parti Milletvekili Mithat Perin'in Ekspres gazetesinde, Atatürk'ün Selânik'teki evine bomba atıldığı haberiyle intikam çağrıları yayımlandı. Yıllar sonra 1991'de Özel Harp Dairesi Başkanı Org. Sabri Yirmibeşoğlu'nun "Bir Özel Harp Dairesi işi" olduğunu açıkladığı, "Muhteşem bir örgütlenmeydi ve amaca ulaşmıştı." diyeceği tertibin ilk kıvılcımı çakıldı. Taksim'de büyük kalabalıklar toplandı. Müslüman olmayanların çevredeki iş yerlerine saldırı ve yağma eylemleri başladı. Saldırılar hızla bütün İstanbul'a yayıldı. Yıkıcı eylemler İzmir'e de sıçradı.

Resmi saptamalara göre, 6-7 Eylül günleri, çoğu Rum ve Ermenilere ait 5 bin 583 işyeri ve ev tahrip edilmiş ve yağmalanmış, 3 kişi öldürülmüş, 30 kişi yaralanmış; 73 kilise, 1 havra, 8 ayazma, 2 manastır yıkılmış ve yakılmıştı.

"ATATÜRK'ÜN EVİNE BOMBA ATAN İSİM: OKTAY ENGİN"

Atatürk'ün Selanik'teki evine bomba atan Oktay Engin ise o tarihlerde MİT elemanı olan bir öğrenciydi. Daha sonra Emniyet Genel Müdürlüğü Güvenlik Daire Başkanlığı'na kadar yükseldi. 16 Mart 1978 günü İstanbul Üniversitesi'nde 16 devrimci gencin bombalanarak katledilmesi olayına adı karıştı. 12 Eylül 1980'de de Emniyet Genel Müdür Yardımcısı oldu. Kışkırtmayı yapan Ekspres gazetesi sahibi, DP Milletvekili Mithat Perin'in de MİT mensubuydu. Olayların Türkiye sathına yayıldığı sırada kritik bir isim de İstanbul'daydı: CIA Başkanı Allen Dulles.

"KAHRAMANMARAŞ KATLİAMI"

12 Mart darbesiyle birlikte ülke içerisindeki dengeler değişmişti. Halk içerisinde kamplaşma yaratılmaya, bununla birlikte sağ-sol, Türk-Kürt olmak üzere farklı kesimler karşı karşıya getirilmeye çalışılıyordu. Kutuplaşmaya Alevi-Sünni ayrımı da eklenmeliydi. 12 Eylül Amerikancı darbesinin koşulları bu şekilde hazırlanıyordu.

Kıbrıs Barış Harekatı'nı yapan Ecevit hükümetinin 1977 seçimlerinde az bir farkla tek başına iktidar olması Gladyo için bir fırsattı. Tıpkı 6-7 Eylül olaylarında olduğu gibi, bir CIA ajanı olan Ankara'daki ABD Büyükelçiliği İkinci Katibi Alexander Pack, kanlı olayların başlangıcı olan 19 Aralık 1978'den kısa bir süre önce Kahramanmaraş'a gitti ve orada bir süre kaldı.

"ÇİÇEK SİNEMASINA ATILAN SES BOMBASI"

Cüneyt Arkın’ın başrollerini oynadığı "Güneş Ne Zaman Doğacak" adlı film, Kahramanmaraş Çiçek Sineması’nda gösteriliyordu. Film, Sovyet’lere giden iki gurbetçi Türk’ün anılarını anlatıyordu ve film oynarken seyirciler arasından “Müslüman Türkiye”, “Komünistler Moskova’ya”, “Katil İktidar” gibi sloganlar atılıyordu.

Film arasında salonda patlayan ses bombasıyla ortalık karıştı. Dışarıda galeyana gelenler slogan atarak yürüyüşe geçti. PTT binası, CHP, TİKP başkanlıkları, TÖB-DER ve DİSK’in camları kırılarak yağmalandı.

20 Aralık günü Alevileri hedef alan "Akın Kıraathanesi bombalaması" gerçekleşti. İki kişi ağır yaralandı. 21 Aralık günü bu olayın gerginliği devam ederken, Türkiye İşçi ve Köylü Partisi üyesi ve devrimci öğretmenlerin örgütü TÖB-DER içerisinde aktif görev alan Mustafa Yüzbaşıoğlu ve Hacı Çolak hedef seçildi. Öğretmenlerin öldürülmesi kentte büyük tepki uyandırdı.

22 Aralık Cuma günü öğretmenlerin cenazelerini almaya gelenler, hastanenin önünde toplandı. Bu kalabalık kitleyi bekleten hastane yönetimi, Cuma namazı çıkışı cenazeleri teslim etti. Cuma namazından çıkanlar cenazeleri “Komünistlerin namazı kılınmaz” diyerek camiye sokmadı. 10 bin kişilik kitleyi dağıtmaya güvenlik güçleri yeterli olmayınca Maraş’ta "solculara" ait dükkan ve iş yerleri yağma edildi. Taş ve sopalarla tahribat yapan gruplar askeri birlikler tarafından kovalanarak dağıtıldı. Olaylar sonunda eylemcilerden 3 kişi hayatını kaybetti. Bu kayıplar "sağ kesim"de büyük yankı uyandırdı. "Sağ - sol" ile "alevi - sünni" fay hatları harekete geçirilmeye çalışılıyordu.

Şehir merkezinde yaşanan olaylar çevre köylerde de etkisini gösterdi. Katliamın uygulayıcıları, kentin çevresindeki Sünni köylere giderek oradaki insanları “Maraş’taki solcular, komünistler, Aleviler birleşerek cami yakıyorlar, kadınlara tecavüz ediyorlar” diye kışkırtırlar. Alevilerin daha azınlıkta olduğu mahallelerde, ev aramaları ve baskınları gittikçe arttı. Özellikle Yörükselim Mahallesi’ndeki olaylarda, insanlık adına utanç verici anlar yaşandı.

"13 İLDE SIKIYÖNETİM"

Ecevit hükümeti, kolluk kuvvetlerin yetersiz kalması üzerine Genelkurmay Başkanı Kenan Evren’e başvurdu. Fakat Evren sıkıyönetim ilan edilene kadar tek bir askerin bile olaylara müdahale etmesine izin vermedi. Katliamların sürmesi ve diğer illere sıçrayan olaylardan ötürü 25 Aralık günü 13 ilde Sıkıyönetim ilan edildi.

Sıkıyönetim ilanıyla birlikte kısa süre sonra ortam yatıştı. Resmi rakamlara göre 111 kişi öldü. Yerel kaynaklara göre ise 150’den fazla ölü vardı, 176 kişi ise yaralanmıştı.

28 Mayıs 1980 günü "Kana Kan İntikam" haykırışlarıyla başlayan Çorum Katliamı süreci 10 Temmuz 1980'e kadar devam etti. Saldırılarda 57 Alevi yurttaş öldürüldü. 300'e yakın yurttaş yaralandı. 300'e yakın ev ve işyeri ise tahrip edilerek yıkıldı. Ankara'daki ABD Büyükelçiliği İkinci Katibi Alexander Pack'in tıpkı Kahramanmaraş'ta olduğu olaylardan hemen önce Çorum'u da ziyaret ettiği ortaya çıktı.

"GLADYO'NUN CİNAYETLERİ"

Uğur Mumcu suikasti, Eşref Bitlis'in şüpheli ölümü, Ahmet Taner Kışlalı'nın öldürülmesi, Rahip Santoro Cinayeti, Hrant Dink cinayeti, Rus Büyükelçi Andrey Karlov'un öldürülmesi gibi Türkiye'de ağır depresyonların öncüsü olan bu cinayetlerin altından da hep Gladyo'nun örgütleme ağı çıktı.

Gazi mahallesi olayları ile Gladyo Türkiye'deki kutuplaşmayı derinleştirmek istedi.

Ergenekon ve Balyoz gibi tertipleri yapıldı. Türkiye'nin yurtsever aydınları cezaevlerine atıldı. Devlet kurumlarında Fetullahçı gladyo yerleştirildi. 15 Temmuz'a giden süreç adım adım inşa edildi.

Takvim yaprakları 15 Temmuz 2016'yı gösterdiğinde gladyo harekete geçti. NATO üsleri kullanılarak Türkiye bombalandı. Gladyonun emniyet ve ordu kurumlarına sızan elemanları süreci bizzat yönetti. Türk milleti, darbeye direnen ordu ve polis mensuplarıyla birlikte 12 saat Gladyoyla çarpıştı ve o savaştan zaferle ayrıldı.

# izmir # istanbul # chp # abd # ankara # türkiye # Kahramanmaraş # çorum # 15 temmuz # bitlis # türk # Ağustos # nato # işçi # Temmuz # Andrey Karlov # ilk # son # Gladyo # uğur mumcu # eşref bitlis # ahmet taner kışlalı # 6-7 eylül olayları