İstanbul'un havası en kirli ve en temiz bölgelerini açıkladı: Havayı bozan başlıca etken ne?
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Levent Kuzu, İstanbul’da hava kalitesini bozan en büyük etkenin trafik olduğunu vurgulayarak, bu durumun mevsim fark etmeksizin şehrin tamamında etkili olduğunu söyledi.

5 Haziran Dünya Çevre Günü kapsamında açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Kuzu, bu özel günün çevresel sorunlara dikkat çekmek açısından önemli bir farkındalık tarihi olduğunun altını çizdi. İstanbul’daki hava kirliliğine dair değerlendirmelerde bulunan Kuzu, “İstanbul’da hava kalitesini en çok bozan unsur trafik. En dikkat çekici özelliği ise yıl boyunca mevsimden bağımsız olarak sürekli etkili olması. Her ne kadar motor teknolojileri gelişse de araç sayısı her yıl artmaya devam ediyor” dedi.
Kuzu, İstanbul’da sanayi tesislerinin şehir merkezinden uzakta konumlandığını ve bu nedenle sanayinin hava kalitesine etkisinin sınırlı olduğunu ifade etti. Evsel ısınmanın ise özellikle soğuk havalarda etkili olabildiğini ancak doğalgaz kullanımının yaygınlığı sayesinde kirletici emisyonların düşük seviyede kaldığını belirtti.
COVID-19 kapanma dönemlerinin doğal kaynaklı toz ve aerosollerin etkisini anlamak açısından önemli bir fırsat sunduğunu kaydeden Kuzu, “Bu dönemde yapılan ölçümler, İstanbul atmosferindeki doğal aerosollerin, toplam partikül madde konsantrasyonunun yaklaşık üçte birini oluşturduğunu gösterdi. Ancak trafik ve evsel ısınmanın olmadığı dönemlerde dahi trafiğin etkisinin baskın olduğunu görebiliyoruz” dedi.
Kuzu, kent merkezlerinde yoğunlaşan trafik sıkışıklığı ve artan araç sayısının hava kalitesini doğrudan olumsuz etkilediğini vurguladı. Özellikle dur-kalk trafikte yakıt tüketiminin ve egzoz emisyonlarının arttığına dikkat çeken Kuzu, azot oksitler, karbon monoksit, uçucu organik bileşikler ve partikül madde gibi kirleticilerin bu şekilde atmosfere yayıldığını dile getirdi.
Dizel araçların benzinlilere kıyasla çevreye daha fazla zarar verdiğini belirten Prof. Dr. Kuzu, bu araçlarda emisyonların sınırlandırılması için egzoz gazı geri dönüşüm sistemleri, partikül filtreleri ve seçici katalitik indirgeme teknolojilerinin kullanıldığını söyledi. Ancak bu sistemlerin verimli çalışması için araçların düzenli bakımının şart olduğunu vurguladı.
Araçlardan kaynaklanan partikül emisyonlarının sadece yarısının egzozdan salındığını belirten Kuzu, “Kalan yarısı ise lastik, balata ve yol aşınmasından kaynaklanıyor. Bu şu anlama geliyor: Tüm araçlar elektrikli olsa bile partikül salımı tamamen ortadan kalkmayacak, ancak yarı yarıya azalacaktır” ifadelerini kullandı.
Elektrikli mikromobilite araçlarının (scooter, e-bisiklet vb.) daha düşük egzoz dışı emisyonlara sahip olduğunu söyleyen Kuzu, bu tür ulaşım araçlarının desteklenmesiyle hava kalitesinde ciddi iyileşmeler sağlanabileceğini ifade etti.
"İstanbul'un en kirli ve en temiz bölgeleri"
Hava kirliliği oluşumunda meteoroloji ve topoğrafyanın da önemli rol oynadığını belirten Kuzu, özellikle mevsim geçişlerinde sabah saatlerinde görülen sis olaylarının atmosferde inversiyon (sıcaklık terselmesi) oluştuğunu gösterdiğini söyledi. Bu durumlarda kirleticilerin dikey olarak yayılmadığını ve hava kalitesinin ciddi biçimde düştüğünü dile getirdi.
İstanbul’un hava kalitesi açısından bölgeden bölgeye değişiklik gösterdiğini aktaran Kuzu, şu bilgileri paylaştı:
“Göztepe ve Esenyurt gibi bölgelerde hava kalitesi daha düşük. Göztepe’deki istasyon D-100 karayolunun hemen yanında, çevresinde yüksek binalar ve çukur bir topoğrafya var. Esenyurt da benzer özelliklere sahip. Buna karşılık Kumköy, Şile ve Adalar gibi emisyon kaynaklarından uzak bölgelerde ölçülen hava kalitesi değerleri oldukça iyi.”
İstanbul’daki hava kirliliğinin insan sağlığına ve ekonomiye ciddi zararlar verdiğini vurgulayan Kuzu, kirli havanın astım, bronşit, KOAH gibi solunum yolu hastalıklarını artırdığını, çocuklarda enfeksiyon riskini yükselttiğini ve iş gücü kaybına yol açtığını belirtti.
Son olarak İstanbul’da hava kalitesinin iyileştirilmesi için atılması gereken adımları şöyle sıraladı:
Trafik kaynaklı kirliliğe öncelik verilerek yeni düzenlemeler yapılmalı
Elektrikli araçlara yönelik teşvik programları uygulanmalı
Yapılaşmada hava akışını engelleyen planlamalardan kaçınılmalı
Hava koridorları korunmalı ve yeşil alanlar artırılmalı
Kuzu, “Mevcut durumda trafiğin hava kirliliğine en büyük katkıyı sağladığını biliyoruz. Bu nedenle şehir içi ulaşıma yönelik radikal adımlar atılmadıkça hava kalitesinde kalıcı bir iyileşme sağlanması mümkün değil” diye konuştu.
Kaynak: Anadolu Ajansı