"Türkiye, Mavi Vatan ve KKTC işte büyük Türk Vatanı"

Ulusal Kanal Programcısı Yeşim Eryılmaz'ın sorularını KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar Ulusal Kanal ekranlarında yanıtladı. Tatar İki devletli çözüm siyasetini, KKTC'nin tanınması için yapılması gerekenleri, İlham Aliyev ile görüşmesini, Doğu Akdeniz'deki gerilimi ve KKTC'nin iç sorunlarını ele aldı.

Ulusal Kanal Programcısı Yeşim Eryılmaz'ın sorularını KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar Ulusal Kanal ekranlarında yanıtladı. Tatar İki devletli çözüm siyasetini, KKTC'nin tanınması için yapılması gerekenleri, İlham Aliyev ile görüşmesini, Doğu Akdeniz'deki gerilimi ve KKTC'nin iç sorunlarını ele aldı. Ersin Tatar'ın yanıtları şöyle oldu:

YEŞİM ERYILMAZ: Sevgili Ulusal Kanal izleyicileri bugün sizlere Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nden Cumhurbaşkanlığı Sarayından sesleniyoruz. Konuğumuz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar, kendisi bizi makamında ağırladı. Sayın Tatar hoş geldiniz efendim.

ERSİN TATAR: Teşekkür ederim.

YEŞİM ERYILMAZ:  Bu kadar yoğun 1 gündemin içinde bize vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederiz.

ERSİN TATAR: Sağ olun. Size geldiğiniz için ben teşekkür ederim.

YEŞİM ERYILMAZ: Çok sağolun, bilmukabele. Şimdi gündemimizde o kadar yoğun ki 13. Büyükelçiler Konferansı gerçekleşti. Ankara'da çok yakın bir tarihte. bir taraftan Konya'da gerçekleşen 5. İslam Dayanışma Oyunları vardı ve Doğu Akdeniz'de sular ısınıyor. Bir taraftan müzakere süreci peş peşe gelen açıklamalar, hayal kırıklığı yaratan Rum tarafı ve Yunanistan’dan gelen açıklamalar, tepkiler var. Hepsini masaya yatıracağız. Biraz da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin iç siyasetiyle ilgili merak ettiğimiz soruları sayın Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'a soracağız. Sayın Cumhurbaşkanım geçtiğimiz gün Salı günü İstanbul'daydınız, Ankara'daydınız düzeltiyorum 13. Büyükelçiler Konferansına katıldınız, burada büyükelçilere hitap ettiniz, iki devletli çözümden yana olduğumuzu 1 kez daha belirtiniz ki biz de Ulusal Kanal ailesi olarak sizin yeni siyasi yol haritanızı, politikanızı en yüksek seviyeye taşımak için elimizden geleni yapıyoruz. Tüm haber bültenlerimizde de yer veriyoruz. Bizim için çok kıymetli hem yavru vatanda olmak hem de sizi yeni yol haritanız efendim. Büyükelçilere hitap ettiniz, ne bekliyorsunuz? Büyükelçilerden ve yeni siyasi yol haritanızı Düny’ya nasıl tanıtacaksınız?

 

ERSİN TATAR: Bu yeni siyaset tabii benim Cumhurbaşkanlığım ile birlikte başlıyor, sayın Mevlüt Çavuşoğlu, İçişleri Bakanımızla orada yaptığı kendi değerlendirmesinde sayın Tatar, Cumhurbaşkanı zaten kendisi başbakanlığı döneminde Cumhurbaşkanı seçilirken propagandasının esas temel dayanağı iki devletlilik ve dolayısıyla seçim kazanarak bunu gündeme getirmiş ve Türkiye Cumhuriyeti'nin tam desteğiyle bu siyaseti sürdürmekten dolayı biz de mutluluğumuzu paylaşıyoruz demiştir. Sayın Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu. Zaten ben o toplantıya sayın dışişleri bakanımızın davetiyle gittim ve orada hemen hemen her ülkeden bulunan büyükelçiye seslenme fırsatı buldum. Benim için bir onur ve şeref diye bu konuşmayı orada yapabilmek, Türkiye Cumhuriyeti'nin bütün dünyanın en önemli başkentlerinden büyükelçilerimizle orda öyle bir konuşma yapıp bilahare sonra değerlendirme fırsatı bulmak. Sorulara cevap vermek gerçekten çok anlamlıydı benim için ve orada söylediğim üzere Kıbrıs'ta 50 yıldan fazla federasyon konuşuldu. 50 yıldan fazla federal temelinde bir çözüm nasıl bulunabilir? Zaten bulunamadı ve hatta zamanı Rum tarafı kendi lehine kullandı. Çünkü Annan planına dahil ki bileşenler Avrupa Birliği hepsi o planın arkasındaydı. Hepsinin beraber hazırladığı bir plan, biz evet dememize rağmen çünkü biz orada iyi niyetimizi göstermek için Türk tarafı olarak evet dedik ama bize söz verdi, evet derseniz. Izolasyonlar ve ambargolar kalkacak maalesef sözlerini tutmadılar ve Verheugen gibi o gün bu görüşme heyetindeki en önemli isimler maalesef Rumlar hepimizi kandırdı demişti. Bunlar da kayıtlara geçmiştir ama maalesef kandırdılar ve öyle de devam etti. Dünyada buna seyirci kaldı dünya Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ndeki Kıbrıs Türk halkına uygulanan bu haksızlıklara maalesef seyirci kaldı. Seyirci kalmayı da tercih etti. Böyle 1 adaletsizliğe karşı karşıyadır bizim halkımız, Rum tarafı tek taraflı olarak Annan Planı’na hayır demelerine rağmen AB’ye alındılar ve zaten bugünün sıkıntısı en büyük sıkıntı, Rumlar'ın Yunanistan'a birlikte AB'ye üye olmalarından dolayıdır. Çünkü bu bloğu yanlarına aldıklarından dolayı bize sıkıntı yaratıyorlar. Ama biz tabi bu işleri sürekli olarak Türkiye Cumhuriyeti ile istişare içerisinde götürmekteyiz. Türkiye Cumhuriyeti'nin Doğu Akdeniz politikası çok önemli bir noktaya gelmiştir. Dolayısıyla bizim iki devlet siyasetimiz esas itibariyle Türkiye Cumhuriyeti'nin Doğu Akdeniz politikasıyla bir bakıma örtüşmektedir. Çünkü Doğu Akdeniz politikası dediğimizde gerek Mavi Vatan'da denizlerde işte Abdülhamid'in Han gemisinin araştırmaları, buna benzer farklı faaliyetler ve bu kıta sahanlığı, deniz yetki alanları. Bütün bunlar farklı farklı haritalara yol açar. Ama biz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ayrı bir devlet olduğumuz için bizlerin kendi deniz yetki alanları ve kıta sahanlığı gibi kavramların Türkiye Cumhuriyeti'nin kendi kıta sahanlığı ve deniz yetki alanları ile birleştirildiğinde o zaman işte çok daha değerli bir Mavi Vatan ortaya çıkıyor. Vatan sadece topraktan ibaret değildir, denizler de vatan parçasıdır. Onun için adı zaten Mavi vatan, çünkü Mavi Vatan’ın denizin dibinde yine topraktır. O toprak da var işin içerisinde, denizin kendisi var. Burada balıklar var, mineraller var, farklı farklı zenginlikler ve aynı zamanda işte bu günümüze hidrokarbon kaynaklarından bahsedilmektedir. Dolayısıyla biz haritaya baktığımızda KKTC ile birlikte Türkiye Cumhuriyeti'nin mavi vatanı bunları birleştirdiğimizde yani tersinden okuyalım, Türkiye Cumhuriyeti, mavi vatan ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, işte al size çok büyük bir Türk vatanı ve ben sayın Aliyev ile de ona da aynı şeyi söyledim ve dedim ki biz aynı milletin evlatları olarak zaten Kıbrıs'tan bakıldığında biz her zaman biz 1 millet, 3 devlet deriz, işte 1 millet, 3 devletin büyüklüğü, Azerbaycan Cumhuriyeti, Türkiye Cumhuriyeti, mavi vatan ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti. Hepimiz aynı gönül birliği içerisinde bu coğrafyadaki varlığımızı gücümüzün en iyi şekilde yaşatılması için var gücümüzle bu heyecanla çalışıyoruz ve bunu sürdürüyoruz. Bu bahtiyarlığı içerisindeyiz dedim. Dediğine aynen katılıyorum dedi.

 

YEŞİM ERYILMAZ: Şimdi o görüşmeyi sormak istiyorum, o kadar çok dikkat çekti ki tüm dünyanın gözü aslında Konya'da gerçekleşen bu hem üçlü zirvede hem de ikili görüşmedeydi. Islami dayanışma oyunları toplantısında bir araya geldiğiniz Azerbaycan Cumhurbaşkanı sayın İlham Aliyev, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bir görüşmeniz oldu ama baş başa görüşmemiz çok dikkat çekti. 40 dakikalık bir görüşmeden bahsediyoruz mavi vatan demişken biraz bahsedelim mi bu görüşme nasıl geçti? Önce bunu değerlendirmenizi istiyorum. Ve bundan sonraki süreçte biraz Azerbaycan ziyareti gündeme gelir mi?

 

ERSİN TATAR: Gündeme gelecek çünkü zaten konuşuldu ama dediğim gibi gerçekten çok samimi geçti. Çünkü karşımdaki Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, aynı bizler gibi kendisini hatta Türk Milliyetçisi olarak tanımlıyor, aynı milletin evlatları olduğunu söylüyor. Türkiye'yi çok seviyor. Tayyip beyi çok seviyor. Bizi çok seviyor ve bize bu izolasyonlar rağmen Azeri milletvekillerinin gelmesini, gitmesini, sivil toplum örgütlerinin, çeşitli iş insanlarının öğrencilerinin öğretim görevlerinin bütün bu muhabbeti çok iyi değerlendirdiklerini ve bunların çoğalması için talimatlarını yenileceğini söyledi. Ben de bundan çabayı çok mutluluk duydum. Tabii dış dünyanın baskısıyla Avrupa Birliği zaten bugünlerde görüyorsunuz. Böyle bir buluşma oldu ve kendisi kendi resmi sayfalarından gerek Azerbaycan Cumhurbaşkanı gerek özel sayfasından işte KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar da buluştum görüştük gibi açıklamalara tabii karşı taraf çok bozuldu. Çünkü onlar bunların olmasını istemiyorlar. Çeşitli farklı belki tehditlerle ve birtakım mesajlarla karşı tarafı hep sindireceklerini zannettiler. Ama tabii ki Azerbaycan'la Türkiye Cumhuriyeti'nin arası tabii ki bambaşka. Gerçekten çok samimi zaten Konya'da gördüm.

 

YEŞİM ERYILMAZ: İlk görüşmeniz miydi Sayın Cumhurbaşkanım?

 

ERSİN TATAR: Benim ilk görüşmem Tayyip beyle İlham beyin aralarındaki muhabbeti biliyoruz zaten. Dolayısıyla o şekilde bir kadim bağlar vardır ki artık o başka yerden gelecek bir tehdimsi mesajlara pek kulak verilmeyecek gibi geliyor bana. O yüzden İlham bey'e tekrar teşekkür etmek istiyorum ve her zaman dediğimiz gibi biz KKTC’den Türkiye'ye baktığımızda Azerbaycan'daki kardeşlerimizin onların mutlulukları ve sevinçleri bizim de aynı şekilde onların marazları bizlerin de marazı. Karabağ savaşında da o 44 günde bizde hep kalbimiz oradaydı. Gönlümüz oradaydı ve onlar o zaferini biz de burada kutladık ve dolayısıyla o günden bugüne karşılıklı ilişkileri daha da gelişmiştir. Çünkü gerçekten buradan da ilgi var. Onlardan da karşılıklı bir bu ilgiye bu yakınlığa bir hoşgörü var ve dolayısıyla Türkiye'nin aracılığıyla tabii çok şeyler de bu zaman içerisinde gelişmiştir. Bir pandemi yaşandı pandemi de bu üç ülke birlikte savaştı. Özellikle burada Türkiye'den gerek aşı olsun gerek tıbbi malzeme olsun her türlüsüyle Türkiye'nin çok büyük bir desteğini gördük. Azerbaycan da öyle. Dolayısıyla bizleri birbirimize bağlayan çok özel bağlar vardır. Sadece gönül birliği ve duygusallık anlamında değil, aynı zamanda kültürel, ticari, ekonomik. Bu bağlar gelişmiştir ve gelişmeye devam edecektir. Çünkü normal bir aynı dili konuşuyorsunuz. Kültürümüz aynı, geleneklerimiz aynı. Birbirinizi kardeş gibi tanıyorsunuz çünkü farkınız yok. Dolayısıyla bu gönül birliğinin daha da fazla gönül köprüleriyle birleştirilmesi, buluşturulması ve tezahür edilmesi tabii en doğaldır, o oluyor şu anda.

 

YEŞİM ERYILMAZ: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin tanınması açısından yakın bir zamanda bir adım bekliyor musunuz? Azerbaycan tarafından böyle güzel görüşmelerin ardından

 

ERSİN TATAR: Tabii olumlu olarak gelişmektedir. Fakat ben bu tanıma meselesine şöyle bakıyorum, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti gerçeği kökleyişip yerleşmektedir. Özellikle bu iki devlet siyasetiyle dünyaya şu mesajı verdik, biz artık federasyona geri dönmeyiz. Artık o geçmiş olan çoktan bitmiştir. Zaten garantör ülke Türkiye Cumhuriyeti de böyle düşünüyor. Türkiye Cumhuriyeti hem garantör ülke değil, aynı zamanda bu bölgenin en büyük ülkesidir. Sadece 40 mil uzaklıktadır ve tabii ki bizim ana vatanımızdır. Dolayısıyla bütün bunlara baktığımızda bu denklemi içerisinde kıbrıs'ta nihai bir çözümde hem buradaki insanların birlikte yan yana yaşayan, aynı zamanda bölgesel istikrar anlamında Türkiye'nin söylediğide çok önemlidir. Dolayısıyla tanınma bir süre sonra gelebilir ama şu anda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti gerçeği artık her yerde görülmüştür, görülmektedir. Giderek bunu dünya kabul ediyor. Tanınma bir süre sonra gelebilir ama herkes bu gerçeği biliyor. Kıbrıs'ta iki ayrı devlet vardır. Biri Kıbrıs Cumhuriyeti dünyanın tanıdığı diyelim, bizi tanımayabilir ama bizim varlığımızı kabul ederler. Yani orada bir realite var, bir gerçek var. Bu gerçeği hiçbir güç değiştiremez. Hele hele bizim 40 mil uzaklıktaki Türkiye'ye Anadolu'ya özel bağlarımızdan dolayı biz her zaman egemen bir devlet olarak yolumuza devam etmek istiyoruz çünkü. Egemen olmazsak federal bir çatı içerisinde bizleri rumun azınlığı yapacak. Bizleri üniter bir devlete sürükleyecek bir federasyon modeli bizim için orta vadede çok tehlikeler arz eder. Çünkü gerçekten Türkiye'nin desteği Türkiye'nin garantörlüğü bizim için çok ve hayati öneme sahiptir. Onun için bu konulara çok dikkat etmemiz lazım ama egemen eşitlik temelinde yeni siyasetin temel bacağı temel unsuru egemenlik meselesidir. Adı üstünde egemenlik çünkü egemen değilseniz kendi kararlarınızı kendiniz olamazsınız. Böyle federasyon yapılarında çoğunluk azınlığı yönetir ve zaman içerisinde iki taraf arasındaki ilişkiler pek sağlıklı sürdürülemeyeceği için diğeri baskın olduğu için diğeri daha fazla söz sahibi olduğu için diğerinin de değil daha fazla karara bağlanabildiği için o daha az olan, daha zayıf olan zaman içerisinde yok olmaya mahkumdur. Biz Kıbrıs'ta çok şeyler geçirdik, çok acılar çektik. Çok göçler yaşadık, çok şehitler verdik. Dolayısıyla o kadar acıdan sonra o kadar bedelinden sonra böyle tehlikeli bir maceraya girmeyiz diye düşünüyorum ki öyledir, girmeyeceğiz ve biz kendi devletimizi daha da güçlendireceğiz. Bizim başka çaremiz yoktur.

 

YEŞİM ERYILMAZ: Evet, peki devam edelim Konya ile… Zirve çok önemli demiştik ya bir taraftan rum tarafına Yunanistan'a baktığımızda hayal kırıklığı yarattı. Tepki çeken açıklamalar yaptı. Hem rum kesiminden hem Yunanistan'dan gelen ve son olarak da Avrupa Birliği sözcüsünden gelen açıklamalar var. Nasıl değerlendiriyorsunuz bu tepkileri neden bu kadar hayal kırıklığı yarattı?

 

 

ERSİN TATAR: İşte hiçbir zaman bizim İlham Aliyev beyle böyle bir toplantıda buluşacağımızı düşünmediler. Düşünmediler çünkü zaten okursan işte Avrupa birliğine şuydu buydu, Avrupa birliğini öne sürerekden Azerbaycan'ın da Avrupa Birliği ile öyle veya böyle ilişkileri vardır. Avrupa üzerinden Azerbaycan'ı korkutmak, yani plan o ve öyle de olacağını düşündüler. Ama sayın İlham Aliyev bize gösterdiğin nezaketle bu oyunu bozdu ve dedi ki ben KKTC Cumhurbaşkanı ile görüşürüm ve görüştü. Bu da bir adımdır. Yani siyasette bir adımdır, bir mesajdır ve cesaretle yapılmıştır. Yani öyle kapalı kapılar arkasında da konuşulabilir, görüşülebilir ama basına açıktı. Basının önünde ve aynı zamanda toplantı sonrasında Facebook ve kendi Cumhurbaşkanlıklarının açıklamaları çık ve net. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile görüştüm ve görüştüğümüze dair bazı notlar açıklanmıştır. Dolayısıyla ben bu konuda çok mutluyum. Bahtiyarım ki iş buralara kadar gelmiştir. Bu önemli bir gelişmedir. Çünkü karşı tarafın böyle bir hamle yapması belli ki bazı tepkiler çekebilecek ama onu göze almışlar ve demişler ki bizim bu coğrafyada Türkiye gerçek bir kardeş devlet onun kardeş devleti, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti de bizim kardeş devletimizdir ve o şekilde bir çerçeveyle bütün bunları yaşayabildik. Esasında bir tarih yazılmıştır. Yani Konya’da benim Cumhurbaşkanı Aliyev ile görüşmem bir tarihtir. Çünkü bu geçenlerde 1 Ağustos günü Kıbrıs’taki Türklerin tarihinin 451. senesini kutladık. 1571 fetihten sonra 451 sene geçmiş 451 senede çok şeyler yaşandı bu adada aşama aşama. Daha sonra İngiliz sömürge yönetimi Osmanlı’dan sonra sonra kuruluş anlaşmaları Kıbrıs Cumhuriyeti sonra 74 savaşları. Sonra barış harekatı işte 74’te ve Kıbrıs Türk Devleti’nin Binbaşı İlhan ailesinin şehit edilmesinden sonra o günlerde artık Kıbrıs'ta Türkler ayrı bir geçici bir yönetim, daha sonra geçicilik terk ediliyor. Kıbrıs Türk yönetimi daha sonra otonom devlet, daha sonra federe devlet, son olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve ilk defa Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı bir başka ülkenin, Türkiye Cumhuriyeti hariç başka ülkenin Cumhurbaşkanı buluşuyor ve o ülkenin Cumhurbaşkanı açıklama yapıyor, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı ile buluştuk, görüştük ve diyaloğumuz devam edecek. Yani bir aşama daha bu siyaset üstüne koyuldu. Kimse bunu küçümsemesin. Yani Ulusal tv izleyicileri tabii çok duyarlıdır ve sürekli olarak Kıbrıs meselesiyle yakından ilgileniyorlar. Biliyorum ben yıllardır çok yakından izliyorum ulusalcıları. Ve dolayısıyla kendilerine bu ekranlarda mesajım, hamdolsun işler iyi gidiyor, hamdolsun sabrettik, hamdolsun mücadele ettik ama netice itibariyle devletimiz bir adım daha gitmiştir. Bu önemlidir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bir adım daha ileriye gitmiştir. Pandemi döneminde bu kriz döneminde ve Ukrayna savaşının doğurduğu bu pahalılık da elbette çok sıkıntılar vardır. Çok daha bizde ülkeyi yönetirken tepkiler alıyoruz ama bunları normal karşılamak lazım. Çünkü kendinin herkes kendi ekonomisini çevirmesi çok kolay olmuyor bugünlerde ama her şeye rağmen halkımız dimdik ayaktadır. Bizimledir ve doğru siyaseti halk görüyor. Onun için doğru siyaset, yani egemen eşit iki ayrı bağımsız devletin işbirliği. Ancak Kıbrıs'ta bir anlaşma olabilirse eğer benim egemenliğimi ve bu devleti görmezsen tanımazsan benim senin ile Kıbrıs Cumhuriyeti'nin şemsiyesi altında bir anlaşmaya gitmem benim sonum olur. Dolayısıyla yol yol değildir. Onun için eğer 1 anlaşma olmazsa biz bu şekilde devam ederiz. 1 anlaşma olursa bizim dediğimiz temelde eyvallah oturalım konuşalım.

 

YEŞİM ERYILMAZ: Suudi Arabistan makamlarına da yine bakanı ile görüşmeniz fotoğraflarının yer aldı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

ERSİN TATAR: Şimdi Suudi Arabistan, ilgili bakanı, gençlik ve Spor Bakanı olarak bu toplantıya katılmıştır ve biliyorsunuz ekonomik iş birliği teşkilatının Genel Merkezi Cidde’dedir. Suudi Arabistan'da dır. Dolayısıyla bu bakanda gençlik ve spor bakanı olduğu için bu olimpiyat Konya'daki islam işbirliği dayanışma oyunları ilgili kararları üreten bir kişi. Şimdi ekonomik işbirliği teşkilatı Genel Sekreteri vardır. Gambiyalı bir genel sekreter o daha yaşlı ama bu Suudi Arabistan adı üstünde gençlik ve Spor Bakanı genç bir adam dinamik bir adam ve ben orada hem genel sekreter ile görüştüm bu Kıbrıs meselesini neden oyunlara katılamadı diye ama aynı zamanda bu Suudi genç bakanla da görüştük. Tayyip bey'le aldığımız yemekte benim yanımda oturuyordu. Tayyip bey'in yanında oturuyordu. Orada ben Tayyip beyden rica ettim. Kendisine söyleyelim, tercüman vardı. Arapça bilen bir tercüman o tercüme ettiği veya kendisine Tayyip bey de bir sonraki oyunlarda Kıbrıslı Türk gençlerine olabilmesi için ne gibi bir takım çalışma yapabilir? Kendisine rica etti. Ben de aynı şekilde ve neticede o da bir formül aramaktadır. Yani bu işleri düzenleyen Suudi arabistan'ın gençlik ve Spor Bakanı soyadı Türkiye. Ya da Türkiye ve türk mü sen yok dedin ama soyadı Türkiye, bu bakan çalışır bu konu üzerinde Recep Tayyip Erdoğan sayın Cumhurbaşkanımıza kendisinden özellikle bunu istemiştir. Bizzat bunun takipçisi olacağız tabii. Çünkü bizim oraya katılmamızın sebebi biz orada gözlemci üyeyiz.

 

YEŞİM ERYILMAZ: Ne zaman tam üyelik gündeme gelecek, çok da böyle Kıbrıs iç siyasetinde de konuşulduğu için sormak istedim sayın Cumhurbaşkanım

 

ERSİN TATAR: İslam ülkelerinin ama 56 ülke vardır, islam ülkeleri içerisinde 56 ülke vardır. O 56 ülkenin bizi ayrı bir devlet olarak orada kabul etmeli, zordu ama biz Türkiye’nin desteği ile başardık ve işte gözlemci statüsüyle orada üye olduk. Yani her toplantılara katılan biliyoruz. Spor oyunlarına gelince olmadı. Çünkü öyle bir kural koymuşlar. Fakat bir şey söyleyeyim. Rusya'da gözlemci statüsüyle üyesidir. Neden diyeceksiniz? Rusya'da Müslümanlar yaşıyor, bayağı sayıda bir Müslüman varmış Rusya’da. Onların hatırına Rusya da gözlemci statüsüyle bir üyesidir bu ekonomik işbirliği teşkilatının. Dolayısıyla mücadelemiz devam ediyor. En azından hem konuları masaya yatırıp meselelere hakim olabiliyoruz. Aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti'nin desteği devam ediyor. Haliyle geleceğe baktığımızda işte karamsar olmamız lazım çünkü. Güzel şeyler de oluyor, olumlu şeyler de oluyor ve bütün bunlar tabii halkımıza olumlu yansıyor. Önemli olan devleti yönetirken yaptığınız işin doğruluğuna bakacaksınız. Ya da halk ne düşünür, halk bunu nasıl görür? Şimdi o da önemli. Halkın nasıl gördüğü, nasıl hissettiği doğru muydu, yanlış mıydı ve onlara göre onların da desteğini alarak bir şeyler yapabilmek işi kolaylaştırır. Onun için halkla birlikte bu işi yürütmeye çalışıyoruz.

 

YEŞİM ERYILMAZ:  Sayın Cumhurbaşkanım, öyle bir dönemdeyiz ki Avrupa’da enerji krizi var, petrol sorunu var, doğalgaz sorunu var, Doğu Akdeniz’de sular ısınıyor. Bir hareketlilik var tüm sahalarda ama Doğu Akdeniz çok önemli hepimiz için. Şunu sormak istiyorum böyle bir durumda böyle bir zamanlamada 4. Sondaj gemimiz Abdülhamit Han Mavi Vatan’a açıldı, ilk görev yeri de Yörükler 1 kuyusu  oldu. Siz geçtiğimiz hafta Abdülhamit Han sondaj gemimizi de ziyaret ettiniz. Hem izlenimlerinizi öğrenmek istiyorum hem de Doğu Akdeniz’de dengeler açısından nasıl bir etki yaratacak? Doğu Akdeniz’de bizi neler bekliyor yorumunuz nedir? Buyurun efendim.

ERSİN TATAR: Devasa bir gemi, ben gittim Taşucu’nu  ziyaret ettim. Devasa bir gemi ve Türkiye’nin 4. Gemisi. Biliyorsunuz Kanuni, Fatih ve Yavuz’dan sonra bu 4. Gemi oldu. Ve bu maksatla yapılan gemilerin dünyada beşinci büyüğü. Beşinci büyüğü düşünebiliyor musunuz? Çok büyük bir gemi ve Kore’de yapıldı.  Türkiye Cumhuriyeti’nde sanıyorum iki buçuk ay bakım ve denetim gördü Taşucu’nda. Ben oraya gittim bundan 2 hafta kadar önce. Bizim karşımızdaki limana gidip Taşucu’na geçtim ve bu gemiyi de orada gördüm. Çok da mutlu oldum Çünkü bizzat Kıbrıs’ta bu geminin faaliyetlerine çok önem veriyoruz. Mavi Vatan’da inşallah bir zenginlik bulunabilirse herhalde bizimde hayrımıza olur.

YEŞİM ERYILMAZ: Bayram hediyemiz olsun demiştiniz.

ERSİN TATAR: Veya Türkiye bize verir, çünkü biz de Doğu Akdeniz’in neticede bir devletiyiz. Ve buralarda bizlerinde hakkı hukuku var, deniz hukukuna deniz yetki alanlarına baktığınızda böyle diyor. Dolayısıyla ben Abdülhamit Han gemimize başarılar diliyorum. İnşallah yüzümüzün hakkı ile oralarda büyük zenginliklerin bulunmasına vesile olur.  Bölge halkları bizler bundan nasibimizi alırız. Tabi önemli olan bir diğer husus, akşam facebook’ta twitter’da paylaştık. Bu Abdülhamit Han gemisine üç gemi daha eşlik ediyor bunlar 24 Aralık 1963 tarihinde banyo küvetinde katledilen şehit edilen o yavruların isimleridirler. Biri Hakan biri Kutsi biri Murat bu çok anlamlıdır. Yani bunu biraz duygusu olan biraz vicdanı olan Kıbrıs'ta neler yaşadığını biraz bilen ve ona göre burayı hep yakından izleyen, gönlüyle ve güzelliğiyle gerçekten çok anlamlı buldum. Yıllar sonra Abdülhamit Han'ın isimli devasa gemiye 3 gemi arkasından eşlik ediyor. Biri Murat biri Kutsi, biri Hakan nur içinde yatsınlar, mekanları cennet olsun. Nihat İlhan Tabip Binbaşıydı sonradan tabip Tuğgeneral oldu. 1964 yılında ilk eşi Mürüvvet hanım ve çocukları şehit edildiğinde komutanlar haberi vermeye gitmişler. Konuya girmişler şehit oldular demişler. Düşünebiliyor musun bir insan hem eşinin hem üç çocuğunun haberini alacak. Adam tabi yıkılıp oturmuş vatan sağ olsun demiş. Böyle bir insan böyle bir yiğit öyle bir acı yaşayan komutanımız bilahare kendisi Elazığ'a gidip yerleşiyor ve orada askeriyeye doktor olarak gidiyor. Zaten tabip alayda tabipti orada doktorluğunu devam ettiriyor ve 1970 yılında bana verilen bilgiye göre ikinci eşiyle evleniyor. Hala daha o eşi yaşıyor. Ben gittiğim Elazığ'da Cumhurbaşkanı seçildikten sonra elazığ'a gittim. Ben Ben bu olayı çocukluğumdan biliyorum. Yani biz aynı mahalledeydik. Benim rahmetli annem rahmetli babama yahu dedi Rüstem iki mahalle daha gelse bizi de öldürecekti bu gevurlar, bu çeteler dedi. İşte biz öyle yaşayabilirdik. Bizde ölebilirdik, çok insanımız öldü yani ama bu olay başka bir olaydır. Bu küvet olayı bizim tarihimize gerçekten girmiştir çünkü çok acı bir olaydır yani bir anneyi biri 6 aylık biri 3 yaşında, biri 5 yaşında bir çocuğu öldürmek, bizim için şehit, şehit etmek gerçekten yani olağanüstü bir barbarlıktır. Bu halk bunu yaşadı, bunu gördü. Doktorumuz da bunun acısıyla öldü gitti. İkinci evliliğinden olan Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı profesör doktor Mustafa, Necmi ilhan dostumu da buradan tekrar selamlıyorum. Sürekli kendisiyle irtibat halindeyiz. Çünkü ben bu işleri o kadar yazdım ki binbaşı İlhan yaşarken Kıbrıs'a geliyor. Bundan 15 sene evvel benim burada bir televizyonum var. Kanal T ben onu aldım, karşıladım. Alıp Kanal T’ye götürdüm. Kanal T’de biz Mahmut Doğan İle Türkiye'de program yaptık orada binbaşıyla da sonra tabii oğluyla tanıştım. Hala daha dostluğumuz sürüyor ve kendisi esasında çok önemli bir doktordur. Türkiye Cumhuriyeti’nde bu korona kovid döneminde üst kuruldaydı ve sık sık televizyonlara çıkardı. Ben irtibat halindeyim kendisiyle. Onun için Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra dedim ben Elazığ'a gideceğim. Elazığ’a gideyim hem senin babanın ilk eşi Mürüvet hanımı hem  kardeşlerin Hakan Kutsi Murat’ı daha sonra vefat eden baban Binbaşı daha sonra tuğgeneral Nihat İlhan’ın kabirlerine gidip onlara dua edeceğim dedim ve gittim bütün aileyle tanıştım. İlhan ailesi gerçekten Elazığ'da büyük bir aile çoğu doktor yani zaten binbaşı İlhan kendisi de doktordu. Elazığ'ın en köklü ailenden. Yani bizim tarihimizde çok acılar var. Bir ailenin dramı. Son olarak buradaki bu barbarlık müzesi dediğimiz bu küvetin olduğu ailenin katledildiği bina şimdi Tika tarafından büyük bir restorasyondan geçirildi ve allah'ın izniyle bu hafta açılıyor. Sanıyorum bu hafta 17 Ağustos günü. İlhan ailesi bu açılışa geliyorlar ve Türkiye Cumhuriyeti’nden Turizm ve Kültür Bakanı Mehmet Ersoy geliyor. Dolayısıyla bu hafta yine duygulu anlar yaşayacağız.

 

YEŞİM ERYILMAZ: Doğu Akdeniz'de şekillenen yeni konjonktürde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin önemini sormak istiyorum. Bir taraftan da Yunanistan tarafından çok açıklama geliyor. Biliyorsunuz Türkiye'nin tüm somut adımlarıyla birlikte açıklamalarıyla ve kararlı duruşuyla birlikte Miçotakis Yunanistan Başbakanı şu cümleleri çok kullanmaya başladı, işte “Ege'de kışkırtmacı” Türkiye için diyor. Mavi Vatan zaten o bir oyun Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti işgalci. Nasıl değerlendiriyorsunuz siz? Doğu Akdeniz'de bu yeni konjonktürde yeni kışkırtmalar, provokasyonlar da bekliyor musunuz?

 

ERSİN TATAR: Şimdi bu olay belli. Biz Kıbrıs'ta bunları hep yaşadık, hep biliyoruz. Bunların bütün hayali büyük Yunanistan. 1571’de Osmanlılar bizlerin dedeleri ataları buraya gelip fethettiklerinde bunlar burada işte Kıbrıs'ın gelen insanları diye geçerler. Daha sonra Türkler geldi, Osmanlı Devleti'nin yöneticileri padişahın buradaki görevlendirdiği isimler buraya 350 sene yönettiler. 300 seneden daha uzun, yani düşebiliyor musun 3 asır biz yönetmişiz adayı. Rum ve Yunan hiçbir zaman burayı yönetmediler. Hâlâ da hepsini yönetmiyorlar. Şimdi güneyi yönetiyorlar kuzey bizim. Dolayısıyla hiçbir zaman Kıbrıs adasını tamamiyle yönetmediler ama buraya çok nüfus aktardılar. Türkiye Cumhuriyeti bütün kurtuluş savaşlarından istikrarla çıkınca Türkiye Cumhuriyeti kurulunca, Türkiye Cumhuriyeti kendi içinde büyük bir  toparlanma sürecine girdi. Nüfusa da ihtiyacı vardı, buradan nüfus gitti Türkiye’ye. Biz azaldık, rumlar çoğaldı.. Hep işte biz çoğunluk siz azınlıksınız deyip siyaseti onun üstüne geliştirdiler. Biz bunu hiçbir zaman kabul etmedik. Biz hep dedik ki nüfusla değil bu işler. Ayrı bir halkız ayrı bir halk olduğumuz için Kıbrıs'a iki ayrı halk vardır. iki ayrı halkın anlaşmasıyla bir anlaşma olabilir ve nitekim bu siyaset üzerine Türkiye Cumhuriyeti'nin dahiliyle 1960 yılında Kıbrıs Cumhuriyeti iki ayrı halktan neşet eden iki ayrı halkın egemenliğinden ileri gelen bir Kıbrıs Cumhuriyeti kuruluyor. Hem Kıbrıs Türkleri hem kıbrıs Rumları aynı zamanda garantör ülkeler, Türkiye, Yunanistan ve ingiltere garantör ülkeleri olmuş oluyor. 74’te bulunan bizi işte bu kanun  ile başlayan hareketlerini 15 Temmuz 1974’te biliyorsunuz, darbe yaptılar. Üniversitelerde Cunta ile buradaki Eoka’cılar Makarios’a karşı.  Makarios yavaş yavaş adanın Yunan adası olmasını istedi, bunlar derhal darbe yaptılar Yunan adası olarak burayı ilan ettiler Türkiye' geldi. Mehmetçik adaya çıktı Kıbrıs barış harekatı ile o işi durdurduk. Ve yeni sınırlar çizildi. Kuzeyde Türkler güneyde Rumlar o şekilde bugünlere kadar geldik. Ama onlar hep Kıbrıs, Kıbrıs Cumhuriyeti'nindir, Türklerin hiç hakkı hukuku yoktur. Yunanistan, ege adaları, rodos, girit ve biraz daha bu tarafa doğuya doğru Kıbrıs adasının birleşimiyle işte hem bu topraklar hem de bu toprakların bileşeni olan Mavi Vatan denizler al sana büyük Yunanistan Türkiye'den iskenderun körfezine kadar kuşatıyor. Biz bunu buradan görüyorduk, gördük. Türkiye'yle çok paylaştık. Türkiye'de günün sonunda bu politikayı şu anda hazmetmiş, benimsemiş ve tehlikeleri ülke olarak görmüş. Bazı zamanlar kendi içindeki sıkıntılara bağlı olarak belki görmemiştir ama en kötü noktada gördü. En kötü nokta nedir? 1967 yılında Türk donanması denizlere açıldı, çıkarmayı yapsın diye. Amerika’da meşhur Johnson yönetimi var. Johnson, yazı yazdı sayın İsmet İnönü’ye bizim o zamanın Başbakanı. Dedi ki sakın ola böyle bir şeye girişmeyin sakın ola gemilerinizi, uçaklarınızı Kısrıs’a göndermeyin. Bunu yaptığınız takdirde bizden hiçbir şey beklemeyin. Rusya'da o günlerde hareketli. Yani bir rus saldırısına karşı sizi kimse savunamaz diye tehdit ettiler. Sayın İnönü de birkaç gün bekledikten sonra herhalde danıştı birkaç kişiye öyle güzel bir yazı yazdı ki Johnson'a Amerika'nın başkanına inanamazsınız ama öz itibariyle dedi ki, biz Kıbrıs'taki soydaşlarımızın katliamına seyircikalamayız. Yani bugün çıkmadı, yarın çıkacak. O yarın da işte 1974’teydi , 20 Temmuz 1974 büyük bir harekat hiç kimse küçümsemesin Kıbrıs barış harekatını. Kıbrıs burada küçük bir ada falan bunlar boş, çok ciddi harekat zor bir harekattı çünkü 11 yıl cephanelikler farklı farklı mevzilerde 5 parmakların Toroslara bakan kısmı o gövde tamiyle  silahlanmış, tamamiyle cephanelik ve rum nereden ne geleceğini az çok biliyor ve sürekli olarak bombardımana tuttu bizim mehmetçiklerimizi ve mücahitlerimizi ama işte hamdolsun türk askeri büyük bir zaiyat vermeden iki günde çıktı. 2 günde adayı kontrol altına aldı, 14/15 Ağustos’ta  ikinci harekât oldu “ayşe tatile çıktı”  Olay var ya Turan Güneş ve Ecevit arasında. İkinci harekât başladı ve ikinci harekatta bu Girne ve Lefkoşa bölgesinin kurtarılmış bir bölge olarak artık bize yetmeyeceği anlaşılınca rum tarafıyla da bir anlaşmaya girmeyince o zaman tanklar yine yürümeye başladı. Kuzey Kıbrıs Türkiye sınırları işte o şekilde, o Ağustos ayında oluşmuş oldu.

YEŞİM ERYILMAZ: Çok teşekkür ederim. 1-2 kısa iç siyasete dair soru sormak isterim, sayın Cumhurbaşkanım. Rum tarafıyla diyalog hangi aşamada?

ERSİN TATAR: Valla ben diyalogdan hiçbir zaman çekinmedim ama egemenliğimiz ve eşit ulusal statümüz tanınmadan  biz onlarla aynı masada oturup resmi müzakere yapmayız. Ama işte diyalogdur çeşitli farklı etkinliklerde buluşup ayakta 2 laf etmek falan onlar sıkıntı değil. Resmi müzakerelere ancak bizim egemenliğimizin kabulüyle başlayabiliriz. O da gelmez çünkü onlara göre bizim egemen eşitliğimizi tanıdıklarınla bizim devletimizide tanımış olacaklar. Öyle bir endişeleri var, korkuları var olabilir ama biz kendi devletimizden vazgeçmeyiz. Görüşmek isterlerse bu temelde.

YEŞİM ERYILMAZ: Şimdi Kıbrıs'ta yaşanan elektrik ve internet sorunu var. Bununla ilgili çalışmalar ne durumda bunu da çok merak ederiz.

ERSİN TATAR: Elektrik kesintileri maalesef akaryakıt tedarikindeki sıkıntıya bağlı olarak gelişti. Geçen ay, akaryakıt bitti açıkçası ve çok daha yüksek maliyetlerle karanlıkta kalmamak için alınmıştı. Böyle bir takım olaylar burada maalesef ama her ülkede yaşanır inşallah böyle olay tekrar hiç yaşanmaz. Tabi olağanüstü durumlardan geçiyoruz. 1 Ukrayna savaşı var, Ukrayna savaşından dolayı gerçekten ekonomiler de çok belirsiz çok karışık. Dünyanın büyük ülkelerinin bile baş edemediği ekonomik olaylar da yaşanmaktadır. Her gece izliyoruz. Çeşitli farklı platformlarda. Dolayısıyla bugünleri hep birlikte birlik ve beraberlik içerisinde geçirebilmek ve ona göre geleceğe daha emin adımlarla ilerlemek hepimizin görevi. Onun için benim hep burada Cumhurbaşkanı olarak Türkiye'yle olan ilişkilerimizi en iyi şekilde sürdürebilmek, Türkiye'nin desteğiyle burada altyapı yatırımlarını tamamlayarak buradaki esas ekonomik sektörler dediğimiz gerek turizm, gerek inşaat, gerek üniversitelerimiz ve bunlara bağlı yan sektörler, sanayi bölgelerimiz olsun, hizmetler sektöründe olsun onları zaman içerisinde daha da fazla geliştirmek suretiyle insanlarımıza daha fazla refah vermek en büyük dileğimiz ve temennimizdir.

YEŞİM ERYILMAZ: Peki son 2 sorum olacak, çok kısa bizden bir soru benim çok merak ettiğim bir soru Türk halkının merak ettiği sorular olacak. Birincisi Türkiye'de Vatan Partisi Abhazya ile bir protokol imzaladı. Abhazya sizi ziyaret etmek ister. Abhazya’nın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni tanıması, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Abhazya'yı tanıması mümkün müdür Efendim?

 

ERSİN TATAR: Tabii bunlar hassas ve önemli konulardır. Bunları biz Türkiye Cumhuriyeti'nin Dışişleri bakanıyla istişare etmek durumundayız. Çünkü Türkiye'nin kendi politikası, siyaseti var. Ona göre bütün bunlar mutlaka değerlendirilecektir. Bu konu bana daha once de geldi.  Ben tabii hep Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte bunların tartıştıktan sonra hepimizin faydasına ve yararına nasıl oluyorsa o şekilde bir süreç sürdürülebilinmesi için bütün bunları bu şekilde değerlendiriyoruz.

YEŞİM ERYILMAZ: Evet, şimdi kurucu Cumhurbaşkanı sayın Rauf Denktaş’tan sonra Türkiye'de en çok sevilen Cumhurbaşkanı oldunuz. Sayın Tatar bunu neye bağlıyorsunuz?

ERSİN TATAR: Samimiyetime, doğallığıma ve yürekten konuşmama. Çünkü insanlar görüyor. Neyin ne olduğunu türk insanı bilir. Türk insanı kimin kimi sevdiğini, kimin kiminle samimi olduğunu, kimin kiminle gerçek dost olduğunu çok iyi görür. Gözünden okur. Yüreğini görür, konuşmasını dinler ve ona göre bir değerlendirme yapar. Ben hep Türkiye'yi seven bir kişi olarak çocukluk yaşlarından beri hep öyle. Ben 10 yıl Türkiye'de İstanbul'da yaşadım. 2 kızım orada doğdu eşim orada üniversiteyi bitirdi, dolayısıyla biz her zaman Türkiye ile çok yakın ilişkiler içerisinde olduk, hamdolsun bu hep böyle oldu. Allah nasip etti. Bu makamda da Türkiye'nin çeşitli farklı bölgelerindenden aldığım davetlere gidip orada kalabalıklara konuşmalar yapabiliyorum. Onlarla muhabbet ve sohbet edebiliyorum. Onlara Kıbrıs'ı anlatabiliyorum. Kıbrıs'ın gerçekten  şehitler diyarı , mücahit toprağı ve özvatan olduğunu, oradaki fedakarlıkları ödenen bedelleri, şehitleri ve hepimizin burada anadolu'ya, Türkiye'ye ne kadar minnet duyduğumuzu ve o şekilde bu coğrafyada varlığımızın sürdürülebilmesi için güçlü bir Türkiye Cumhuriyeti'nin buranın garantör olarak bizim güvenliğimizde tabii ki büyük katkısının olduğunu ve öyle devam etmesi gerektiğini söylüyorum. Sonra elbette o sevgi oluşmuştur. Dolayısıyla ben bir kez daha sizin ekranlarından tüm Türkiye kamuoyuna buradan sevgilerimi saygılarımı iletiyorum.

YEŞİM ERYILMAZ: Biz çok teşekkür ederiz, iyi ki varsınız. Bizim bu görüşme ve röportaj talebimizi kabul ettiniz. Ben Ulusal Kanal ailesi olarak da çok teşekkür ediyorum. Sayın Hüseyin ışıksal ile zaman zaman bağlantılarımız oluyor. Kanal T sürekli bizde görüşme içerisindeyiz. Mahmut Doğan ile görüşmelerimiz oluyor. Biz Kıbrıs basınını yakından tanıyoruz, özellikle 2 devletli çözümden yana olmanız federasyonun artık tarih olması ve bu yeni yol haritası bizler için çok önemli. Tüm Türkiye için çok önemli. Bir kez daha teşekkür ediyorum ama en yakın zamanda da bir skype bağlantısı da yapmak isterim. Sayın Cumhurbaşkanım sizin kendi yayınıma konuk olmanızı beklerim.

 

ERSİN TATAR: Çok teşekkür ederim. Sizlere gelip bu yayınI yaptığınız için çok sağ olun. Efendim, Ulusal Kanal ailesine tüm izleyicilerine buradan sevgi, saygı ve hörmetlerimi yolluyorum çok teşekkür ediyorum. 

YEŞİM ERYILMAZ: Sağ olun çok teşekkür ederiz. Biz de  bilmukavele.  Bugün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeyiz demiştik, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar'la birlikte bir sohbet gerçekleştirdik. Bütün merak ettiğimiz soruları kendisine sorduk, o da canı gönülden samimi bir şekilde tüm sorularımıza yanıt verdi. Yeniden görüşmek dileğiyle.

 

 

 

 

 

# istanbul # türkiye # rusya # amerika # Ukrayna # yunanistan # ak parti # Azerbaycan # açıklama # AKP # KKTC # Kıbrıs # öğretim # doğu akdeniz # Mavi Vatan # Ulusal # ilk # recep tayyip erdoğan # ersin tatar # GKRY # İlham Aliyev # son # Abhazya # çok # Rum # miçotakis # güney kıbrıs rum kesimi