Cumhurbaşkanı Erdoğan AK Parti grup toplantısında konuştu

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti grup toplantısında konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında "Hiçbir vatandaşımızı enflasyona ezdirmeme, her bir insanımızın refah kaybını telafi etme sözümüzü aşama aşama yerine getiriyoruz" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti grup toplantısında konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında "Hiçbir vatandaşımızı enflasyona ezdirmeme, her bir insanımızın refah kaybını telafi etme sözümüzü aşama aşama yerine getiriyoruz" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşması şu şekilde:

- Cumartesi günü 27’nci döneminin 6’ncı ve son yasama yılına girdiğimiz Türkiye Büyük Millet Meclisimizin komisyon ve genel kurul faaliyetlerinde sizlere Rabbim’den muvaffakiyetler diliyorum.
- Milletvekillerimizin yaz döneminde seçim bölgelerinde ve görevlendirildikleri diğer yerlerde gerçekleştirdikleri yoğun çalışmaları yakından takip ettik.
- Ülkemizin her bir köşesinde, kapısı çalınmadık hane, eli sıkılmadık insan, girilmedik gönül bırakmayacak bir anlayışla yürütülen bu çalışmalar için her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
 -Unutmayınız, biz sahayı ne kadar sıkı tutarsak, milletimizi yalanları ve çarpıtmalarıyla yanlış yönlendirmek isteyenlerin gayretleri o derece akamete uğrayacaktır. Ekim ayıyla birlikte, “2023’e Doğru Şehir Buluşmaları” başlığı altında, milletimizle yeni bir buluşma programı başlattık. Genel merkezimizle, milletvekillerimizle, bakanlarımızla bir yandan Ankara’daki çalışmalarımızı yürütecek, bir yandan da ilçe ilçe tüm şehirlerimize giderek milletimizle kucaklaşacağız.
- Amacımız; seçim sath-ı mailine, sahayı müteaddit defalar taramış olarak girerek, milletimizi seçimden seçime hatırlayanlarla aramızdaki farkı göstermektir. Türkiye’nin bugününü hazırlayan parti sıfatıyla, geleceğini inşa edecek birikime, enerjiye ve azme sahip olduğumuzu, erkeği ve kadınıyla, genci ve yaşlısıyla, her kesimden insanımıza göstermekte kararlıyız.
- Bizim için kimin ne yaptığının, kimin ne söylediğinin, kimin kiminle beraber olduğunun bir önemi yoktur. Biz kendi halimize bakacağız. Biz kendi işimize bakacağız. Biz kendi sorumluluklarımızın gereğini yerine getirmeye bakacağız.
- Birileri, ülkenin ve milletin geleceğini, imkânlarını, menfaatlerini düşünmeden, “dün öyle, bugün böyle” diyerek ikiyüzlü tavırlar sergileyebilir. Ama bizim milletimize, “ne aldatanlardan, ne aldananlardan olmama” sözümüz var. Bunun için ne söylüyorsak yerine getirme, dolayısıyla ağzımızdan çıkan her şeyi ölçüp biçerek, hesabını kitabını yaparak ifade etme mecburiyetimiz bulunuyor. Muhalefetin seçim öncesi söyledikleriyle seçim sonrası yaptıkları arasındaki devasa uçurumu, belediyelerde gördük. Meydanlarda millete vaat ettikleri hiçbir sözün arkasında duramadılar. Hatta ne dedilerse tam tersini yaptılar.
- Buna rağmen de hala, kendilerine ait olmayan işleri sahiplenerek ortada pişkince gezebiliyorlar. Şimdi aynı sinsi taktiği, önümüzdeki seçimler için de kullanmanın hazırlıklarını yaptıklarından şüpheniz olmasın. Tabii bu, milletimizin geçmişte çok gördüğü bir oyun. Seçim öncesi kendisine ne sözler verildiğini, seçim sonrası ise ne sıkıntılar çektiğini, feraset sahibi insanımız çok iyi biliyor.
- Gençlerimizin de, dünyayı tanıyan birikimleri ve ellerinin altındaki zengin iletişim imkanlarının sağladığı geniş ufukla, bu bayat oyunu kolayca çözebileceklerinden şüphe duymuyorum. Tüm bu fotoğraf içinde, milletimizin önüne yeni bir vizyonla, yeni bir programla, yeni projelerle çıkan, çıkabilen, böyle bir niyete, gayrete ve beceriye sahip tek partiyiz, tek ittifakız.
- İnşallah seçim süreci ilerledikçe, vizyonlarımızı, programlarımızı, projelerimizi daha ayrıntılı bir şekilde milletimizle paylaşacağız. Biliyorsunuz seçimlere kadar önümüzde yaklaşık 8 aylık bir vakit var. Meclis’in seçim takviminin başlamasıyla çalışmalarına ara vereceğini düşündüğümüzde, geriye 5-6 aylık bir yasama süresi kalıyor. Bu zamanı en iyi şekilde değerlendirerek, verdiğimiz sözlerin yasama boyutundaki çalışmalarını tamamlayarak milletimizin huzuruna çıkmayı planlıyoruz.
- Cumhur ittifakındaki ortağımız MHP ile birlikte, komisyonlarda ve Genel Kurul’da sıkı bir mesaiyle, gündemimizdeki tüm düzenlemeleri yasalaştıracağınıza inanıyorum. Yasama faaliyetlerinde göstereceğiniz gayretler ve vereceğiniz katkılar için şimdiden teşekkür ediyorum.
- Biz de, bu salondaki son grup toplantımızı yaptığımız 15 Haziran’dan bugüne kadar yurt içinde ve yurt dışında katıldığımız pek çok programla, ülkemize ve milletimize hizmet etmeyi sürdürdük. Bir yandan eser ve hizmet siyasetimizin ürünü projelerin açılış heyecanını milletimizle beraber yaşadık. Diğer yandan Türkiye’nin uluslararası alandaki gücünü ve etkisini perçinleyecek temaslarda bulunduk.
- Milletimize söz verdiğimiz şekilde büyük ve güçlü Türkiye’yi tuğla tuğla örüyor, ilmik ilmik dokuyor, emek emek yükseltiyoruz. Günümüzün her anını, haftanın, ayın, yılın her gününü büyük bir aşkla, şevkle, azimle, kararlılıkla çalışarak geçiriyoruz. Ülkemizi geçtiğimiz 20 yılda asırlık eser ve hizmetlere kavuşturduğumuz gibi, inşallah önümüzdeki dönemde de Türkiye Yüzyılını, yine milletimizle birlikte inşa edeceğiz.
- Yeni yasama yılı açış konuşmamızda, geçmişten bugüne yaptığımız kapsamlı değerlendirmenin ardından, Türkiye Yüzyılı başlığı altında geleceğe dönük vizyonumuzun ilk işaretini de Meclisimizle paylaştık. Birilerine bakıyorsunuz, toplanıp toplanıp dağılıyorlar ama bırakın memlekete bir faydaları dokunmayı, kendi meselelerini bile çözemiyorlar. Biz ise tüm vaktimizi ve enerjimizi, evlatlarımıza daha büyük, güçlü, müreffeh bir Türkiye bırakmaya hasrediyoruz.
- Biraz önceki videoda da gördüğünüz gibi şehir hastanelerinden yollara, toplu konut projelerinden sosyal destek programlarına her alanda, insanımızın hayatına dokunacak yeni icraatları devreye alıyoruz. İnşallah 2023’te, hem hizmete açacağımız büyük projelerimizle, hem milletimizin takdirine sunacağımız vizyonun oluşturacağı atmosferle, hep birlikte farklı bir yere geleceğiz.
- Bütün umudunu ekonomideki sıkıntılara, özellikle de enflasyona bağlayanların heveslerini kursaklarında bırakacak adımlarla ilgili hazırlıklarımızı sürdürüyoruz. Hiçbir vatandaşımızı enflasyona ezdirmeme, her bir insanımızın refah kaybını telafi etme sözümüzü aşama aşama yerine getiriyoruz. Sizlerden şu hususta vatandaşlarımızı mutlaka ikna etmenizi istiyorum. Türkiye bir süredir çok ciddi sınamalardan geçmekte midir? Evet, geçmektedir. Bu sınamaların milletimizin hayatına yansıyan olumsuzlukları var mıdır? Evet, vardır. Ülkemizin önündeki zorlukların ve insanımızın yaşadığı sorunların çözümü mümkün müdür? Evet, mümkündür. Peki, Türkiye’de bu çözümü sağlayacak tek yürütme temsilcisi biz, tek siyasi parti AK Parti, tek ittifak Cumhur İttifakı mıdır? Evet, öyledir.
- Milletimize işte bu gerçeği gösterdiğimizde, sandık yolu kendiliğinden açılacaktır. Bu iddiamızı, Türkiye’nin asırlık demokrasi ve kalkınma eksiklerini gidererek, ülkemizi bugüne getirmenin verdiği bir özgüvenle ifade ediyoruz. Türkiye Ekonomi Programımız ilk gündeme geldiğinde, kurduğumuz denklemi ve iktisadi yaklaşımımızın temel paradigmasını birileri istihzayla karşılamış, kendi akıllarınca bıyık altından gülmüşlerdi. Biz, bunların hiçbirine bakmadık.
- Yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla ülkemizi büyütecek adımları birer birer attık. Ülkemize yönelik ekonomik saldırılar için kullanılan araçları, kurduğumuz mekanizmalarla birer birer devre dışı bıraktık. Bu musibeti daha büyük bir dönüşümün vesilesi haline getirdik.
- Bu anlayışla; Salgın oldu, üretime ara vermedik. Savaş çıktı, ihracatta gaza basmaktan vazgeçmedik. Küresel ekonomik kriz gelişmiş ülkeleri dahi sarsarken, biz büyümeyi sürdürdük. Geçtiğimiz yıl yüzde 11, bu yılın ilk yarısında yüzde 7,5 oranındaki büyüme oranlarımızla dünyada ilk sıralarda yer aldık. Pek çok yerde resesyon, yani ekonomik durgunluk ve daralma tartışmaları yaşanırken, uluslararası kuruluşlar ülkemizle ilgili büyüme tahminlerini sürekli yükseltiyor. İnsanımızın işini, aşını, geçimini birinci sıraya koyduğumuz bir yaklaşımla ekonomi programımızı uygulamaya devam ediyoruz. İstihdamda, tarihimizin en yüksek rakamı olan 31 milyona dayandık.
- Başlattığımız 500 bin sosyal konut projesi gibi adımların, vatandaşlarımızı uygun şartlarda ev sahibi yapma yanında, ekonomik hareketliliğe ve istihdama da önemli katkıları olacaktır. Bu ayın sonunda, ülkemizin ilk yerli otomobili TOGG’un banttan çıkış törenine katılıyoruz. Hem finans, hem sanayi, hem hizmetler sektörlerinde ülkemizde yatırım yapmak isteyen uluslararası yatırımcıların yoğun ilgisiyle karşı karşıyayız.
- İnşallah yılbaşından sonra hem tamamlanan yatırımlarla, hem makro ekonomideki iyileşmelerle, hem çalışanların ücretlerinde yapacağımız artışlarla, ülkemizde güzel bir havanın esmesini sağlayacağız. Eskilerin dediği gibi, “sen doğru ol, eğri belasını bulur”.
- Nitekim, uluslararası kuruluşlar ardı ardına, bizim uyguladığımız ekonomi programını teyit eden, sadece faiz yükseltmeyle sorunları çözme üzerine kurulu sistemi eleştiren açıklamalar yapıyorlar. Dünyanın önde gelen iktisatçıları ile ülkemizdeki tek tük de çıksa vicdan ve izan sahibi ekonomistler de aynı çizgiye gelmeye başladı. Türkiye’yi, diğer pek çok başlık gibi bu konuda da dünyada öncü bir yere getirmiş olmaktan memnuniyet duyuyoruz.
- Hep dediğimiz gibi, “durmak yok, yola devam”.
- Biz içeride eser ve hizmet siyasetiyle, dışarıda ülkemizin itibarını yükseltecek diplomatik mekiklerle uğraşırken, birilerinin de buram buramriyakârlık, buram buram sinsilik kokan oyunlar peşinde koştuğunu görüyoruz. Önceki akşam geç saatlerde, CHP Genel Başkanı yaptığı bir açıklamayla, bizim ömrümüzü verdiğimiz bir mücadele neticesinde adım adım çözdüğümüz başörtüsü meselesiyle ilgili, güya günah çıkartıyor, güya yeni bir teklif getiriyor. Gerçi, dün açıkladıkları kanun  teklifiyle, önceki akşam atıp tuttukları arasında dağlar kadar fark var, ama yine de biz söz üzerinden gidelim.
- Doğrusu bu zatın niye böyle bir teklifle ortaya çıktığını anlamakta zorlandık. Çünkü biz, bir dönem zulüm düzeyine varan bu konuyu,her alanda ülke gündeminden çıkarttık. Ülkemizde şu anda üniversitelerde veya diğer eğitim kademelerinde böyle bir mesele var mı? Hayır. Ülkemizde şu anda kamuda veya özel sektörde çalışan, hâkiminden akademisyenine, subayından polisine tüm hanım kardeşlerimizle ilgili böyle bir mesele var mı? Hayır.
- Türkiye bir dönem Meclis’e başörtüsüyle girdiği için, kürsüden “haddi bildirilmeye davet edilen” milletvekilleri görmüştü. Bugün milletvekillerimizle veya diğer konumlardaki seçilmişlerle ilgili böyle bir sıkıntı var mı? Hayır. AK Parti, Cumhur İttifakı, Meclis ve hükümet olarak bu doğrultuda attığımız her adımın kazananı Türkiye olmuştur, milletimiz olmuştur, fert fert her bir insanımız olmuştur.
- Bu zatın, artık yaşanmayan bir sorunla ilgili bir gece yarısı ortaya çıkıp, kanuni düzenleme teklif etmesinin gerisindeki riyakarlığı görüyoruz da, başka ne hesap var, onu da değerlendirmemiz lazım. Şimdi sizlere, CHP’nin ve Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü meselesiyle ilgili yaklaşımlarını bir videoyla kısaca hatırlatmak istiyorum.
- Evet, gördüğünüz gibi tablo gayet net bir şekilde ortadadır.
- Öncelikle bir kez daha altını çizerek belirtmek istiyorum: Bugün Türkiye’nin gündeminde başörtüsü diye bir mesele, verdiğimiz mücadele ve yaptığımız düzenlemeler sayesinde, hamdolsun artıkkalmamıştır. Geçmişte bu ülkede“başörtüsü” diye utanç verici bir mesele yaşandıysa, bunun tek müsebbibi,en bariz örneğini bizzat Kılıçdaroğlu’nun temsil ettiği CHP zihniyetidir, CHP faşizmidir.
- İşin esasına bakılacak olursa, genelde kılık kıyafet ve özelde de başörtüsü meselesi, ne yasa, ne Anayasa konusu olmaması gereken tabii bir haktır.
- Nasıl başı açık bir hanım kardeşimizin bu şekilde hayatın her alanında var olabilmesi için herhangi bir yasa ve Anayasa düzenlemesi gerekmiyorsa, aynı durum başörtülü kardeşlerimiz için de geçerlidir. Hani herkesin her ağzını açtığında söze başladığı “temel hak ve özgürlükler” diye bir kalıp var ya, başörtüsü hakkı da işte bu kalıbın doğal bir parçasıdır. Ama ülkemizde, milletimizin inancına, değerlerine, tarihine, kültürüne düşman olan CHP faşizmi, geçmişte bürokratik vesayetle ve darbecilerle el ele vererek, önümüze böyle bir sorun çıkarmıştır.
- Ortada böyle bir yasağa mesnet teşkil edecek ne bir Anayasa, ne bir yasa hükmü olmamasına rağmen, zorlama yorumlarla ülkemiz bu tartışmaların içine sokulmuş, insanlarımız mağdur edilmişti. Üniversitelerde, herhangi bir kanuni temeli olmadan bir günde uygulama değiştirten, kamuda benzer baskılarla insanlarımızı mağdur eden mekanizmayı perde gerisinden işleten hep işte bu CHP zihniyetidir.
- Aynı zihniyet, 1960 darbesini yaptırdıktan sonra, sırf siyasi iktidarı rahatça ele geçirebilmek için “milletin adamı” olarak gönüllerde taht kuran Menderes’i darağacına göndermekte de tereddüt etmemişti. Rahmetli Özal’ın “Türkiye’ye çağ atlatma” çabalarının önüne en büyük engelleri de aynı faşist kafa çıkarmıştı. Bunun için biz eskiden beri mücadelemizi CHP zihniyetine karşı verdiğimizi söylüyoruz.
- Bu faşist kafa, kendi çıkarları için dün ülkemizdeki bir kısım insanların laiklik hassasiyetini istismar etmişti. Şimdi de aynı kafa milletimizin başörtüsü hassasiyetini istismarın peşindir.
- Hatırlarsanız, biz 2008 yılında MHP ile birlikte Meclis’te, CHP zihniyetinin emrivakiye dayalı zulümlerinin önünü kesmek adına, başörtüsü tartışmalarını kökten çözecek bir Anayasa değişikliği yapmıştık. Bu değişikliği, işin özü ve mantığı itibariyle böyle bir düzenlemeye ihtiyaç olmamasına rağmen, sırf CHP faşizmini dizginlemek için yaptığımızın altını tekrar çiziyorum. Meclisimizin tarihinde ender görülen bir uzlaşmayla hayata geçirdiğimiz Anayasa değişikliği birilerini öyle rahatsız etmişti ki, bunu “411 el kaosa kalktı” manşetiyle duyurmuşlardı.
- Şayet bu düzenleme dönemin Anayasa Mahkemesi tarafından, Anayasa’nın bu konuda kendisine tanıdığı sınırın ötesine geçerek verdiği kararla iptal edilmeseydi, Türkiye başörtüsü tartışmalarını, tâ o zaman gündemindentamamen çıkarmış olacaktı.
- Bu değişikliği, iptali için büyük bir keyifle Anayasa Mahkemesine götüren kişi kimdi biliyor musunuz? Bizzat Kılıçdaroğlu’nun kendisiydi.
- Kılıçdaroğlu’nun iptal başvurusunda yer verdiği “başörtüsünün çağdaş demokrasiye tehdit oluşturduğu, kamu düzenini, toplum huzurunu ve beraberliği zedeleyeceği” ifadeleri, hem bu şahsın alnına, hem de demokrasi tarihimize kara bir leke olarak kazınmıştır. Aynı dönemde partimize açılan kapatma davasının gerekçelerinden biri de başörtüsü konusundaki özgürlükçü yaklaşımımızdı. Partimiz bu kapatma davasından kıl payı kurtulmuştu.
- Dönemin YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan hakkında, “başörtüsünü yasağını kaldırın” dediği için “görevini kötüye kullanma” iddiasıyla dava açanların başında da Kılıçdaroğlu geliyordu. Yine aynı Kılıçdaroğlu, okullardan kamu kuruluşlarına kadar her yerde başörtüsü hakkını kızlarımıza ve kadınlarımıza vermek için yaptığımız tüm düzenlemelere karşı çıkmıştır. Bu zatın, her konu gibi, başörtüsü meselesinde de birbiriyle taban tabana zıt o kadar çok demeci var ki, biz söylediklerine değil, gerisindeki zihniyete bakmayı tercih ediyoruz.
- Kendisi bir proje olarak kaset kumpasıyla bulunduğu yere gelenler, elbette ülkenin ve milletin hayrına proje üretemezler. Ülkemizin pek çok kazanımdan haberdar olmadıkları veya gördükleri halde anlayamadıkları gibi, bu meseleyi de geriden takip ediyorlar. Bizim gerçekleştirdiğimiz pek çok icraatı sanki yokmuş gibi vaat etme veya kendileri yapmış gibi anlatma huyları, burada da kendini gösterdi.
- Dün söylediğini bugün inkâr eden bu zatın, bugün söylediklerini yarın inkâr etme potansiyelini, masadaki ortakları başta olmak üzere kamuoyunun takdirine bırakıyoruz. Bizim ise, her zerresini yaşayarak bildiğimiz gerçek şudur:
- Hükümetlerimiz dönemlerinde, inanç, köken, meşrep alanlarındaki tüm özgürlükleri CHP’ye rağmen hayata geçirdik. Başörtüsü meselesi başta olmak üzere inanç ve ibadet özgürlüğü alanındaki tüm engelleri onlara rağmen aştık. Kürt meselesi diye ülkemize giydirilmeye çalışılan deli gömleğinden onlara rağmen kurtulduk. Türkiye düşmanlığının kanlı ve sinsi araçları terör örgütlerinin tepelerini onlara rağmen ezdik. Hayat tarzları üzerinden milletimizi birbirine düşürme çabalarının önünü onlara rağmen kestik. İnşallah önümüzdeki Cuma günü yeni bir adımını atacağımız çalışmalarla Alevi kardeşlerimizi ülkemizden koparma projelerini de onlara rağmen akamete uğratıyoruz.
- Milletimizin girdiğimiz her seçimde bizi sandıktan birinci çıkarmasının gerisinde, CHPfaşizminin insanlarımızın ruhunda açtığı derin yaraların izlerini silmiş olmamızın da önemli payı vardır.
- Türkiye Yüzyılı vizyonumuzla, milletimizin demokrasi ve kalkınma hayallerini en üst düzeyde hayata geçirmeyi, inşallah sürdüreceğiz.
- Aslına bakılırsa,CHP faşizminin ne laiklik umurundadır, ne başörtüsü umurundadır, ne ülkenin ve milletin diğer herhangi bir meselesi umurundadır. Bunların, hastalıklı bir saplantı olan faşizmleriniher devirde farklı renklere boyayarak yapmak istedikleri tek şey, ülkemizi siyasi olarak bağımlı ve milletimizi refah olarak geri bırakarak, kendi gizli iktidarlarını sürdürmektir. nÇünkü CHP faşizmi, cehaletten,geri kalmışlıktan, yoksulluktan, emperyalizmin ileri karakolu gibi çalışmaktan beslenir.
- Gençlerimizin eğitim yoluyla, istihdam yoluyla, üretim yoluyla kendilerine ve ülkelerine hayırlı insanlar olarak yetişmeleri, bu zihniyete en büyük tehdittir. Vatandaşlarımızın vesayet güçlerinin baskılarından, terör örgütlerinin saldırılarından, küresel sömürgecilerin pençelerinden emin bir şekilde hayatlarını sürdürmeleri, bu zihniyetin kâbusudur.
- Devlet kurumlarının her birinin kendi görev ve sorumluluk alanı çerçevesinde milletimize hizmet ederek Anayasal sınırlarının dışına çıkmaması, bu zihniyetin köklerinin kurumasıdır. Biz, demokrasi ve kalkınma devrimlerimizle, CHP zihniyetinin, CHP faşizminin gizli iktidarına da son verdik. Ama bunlar, kendi hastalıklı zihniyetlerini milletimize dayatma hevesinden vazgeçmediler, anlaşılan o ki vazgeçmeyecekler. Kılıçdaroğlu’nun son teklifini de bu çerçevede bir taktik adım olarak görüyoruz.
- Bu kişi, 2010 yılında verdiği bir röportajda, başörtüsü meselesinde bizi, yasa değişikliğiyle çözüm bulmaya çalışmakla itham ediyordu. Yasa değişikliğine karşı önerdiği çare de sorunun uygulamada çözülmesiydi. Aradan geçen 12 yılın ardından, bir gece vakti aklına, geçmişteki bir televizyon programında muhatabının “çul” diyerek hakaretler savurduğu ve kendisinin de dudağını büzerek “bir metrekarelik bez parçası” diye onu teyit ettiği başörtüsü gelmiş.
- Diyor ki bu konuda kanun çıkartalım. Kanun teklifi diye Meclis’te sundukları metin, sorunu hem tüm boyutlarıyla kucaklamaktan, hem de arzu edilen şekilde çözmekten çok uzaktır. Hatta tam tersine, geçmişte olduğu gibi kötü niyetli yorumlar eliyle, yeni yasakların dayanağı haline bile gelebilir. Madem bu konuyu kendisi gündeme getirdi, öyleyse biz daha öte bir teklifle mukabele edelim.
- Şayet bu zat, temel bir insan hakkı olan başörtüsü meselesini ülkenin gündeminden kati şekilde çıkarmakta samimiyse… Şayet bu zat, gençlerimizin en büyük hassasiyetleri olan özgürlük alanlarından biri konumundaki bu meselenin ahdi temelini güçlendirme sözünün arkasındaysa… Gelin çözümü yasa değil Anayasa düzeyinde sağlayalım.
- Üstelik bu konuda elimizde, Cumhur İttifakı olarak başlattığımız girişimle, Meclisimizin 2008 yılında ortaya koyduğu bir irade de mevcuttur. AK Parti ve MHP olarak o dönemde hazırladığımız 5735 sayılı Anayasa değişikliği teklifini, kamuda çalışmayı da kapsayacak şekilde, bu hususta aksi yönde düzenleme yapılamayacağı, uygulamaya gidilemeyeceği açık kaydıyla birlikte yeniden çıkartalım.
- Çünkü bugün Meclis’te basit çoğunlukla çıkan bir yasayla verilen hakkın, yarın bir başka Meclis denkleminde aynı şekilde alınabilmesi mümkündür. Meseleyi Anayasa düzeyine taşıdığımızda ise süreç bu kadar kolay yürüyemeyeceği için nispeten daha kalıcı, daha sağlam, daha muhkem bir iş ortaya çıkmış olacaktır. Böylece CHP’ye, 14 yıl sonra, üzerindeki utanç lekelerinden en azından birini temizleme fırsatı vermiş de olacağız. Teklifinde samimi olup olmadığı Kılıçdaroğlu’nu ilgilendirir.
- Biz, demokrasiye ve milli iradeye saygımızın gereği, ağızdan çıkan söze göre kendi teklifimizi sunuyoruz. Gerisi CHP’nin ve başındaki zatın bileceği iştir. Hatta bununla kalmayalım, kadının ve erkeğin birlikteliğinden oluşan aile kurumumuzu da güçlendirerek, geleceğimize güvenle bakmamızı sağlayacak ilave değişiklikler de yapalım. Tabii bizim hayalimiz olan, ülkemizi yeni, sivil, özgürlükçü bir Anayasaya kavuşturma hedefimiz bakidir.
- İnşallah, 2023’ten sonra böyle bir Anayasayı da konuşacağımız iklime hep birlikte kavuşacağız.
- Sizleri bir kez daha sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
- Kalın sağlıcakla…
# chp # türkiye # mhp # milli # meclis # kılıçdaroğlu # Bir # recep tayyip erdoğan # Türkiye Büyük Millet Meclisi # yasama # Adalet ve Kalkınma Partisi